Günümüzde hemen hemen her alanda açık sözlü, dürüst, gerçekçi olmak, yaşananlara eleştirel yaklaşımlarla bakmak bir zamanlar gördüğü takdirin aksine baskı, ceza, ötekileştirme, dışarıda bırakılma gibi bir sürü demokratik toplum şartlarına uymayan bedeller öder oldu.
Soracak olursanız, herkes açık sözlü olmaktan yana ama hepimiz biliyoruz ki uygulamaya geldiğinde bu böyle olmuyor.
Bu konuda General Electric’in efsanevi eski genel müdürü Jack Welch'in yazdığı kitaplarda başarının sırlarından biri olarak hep vurgulanır açık sözlülük,
Jack Welch bir kitabında şöyle aktarmış; "Açık sözlü olmak her işin daha hızlı ve daha iyi olmasını sağlar." Açık sözlü olmanın bu kadar avantajı varsa uygulanması neden bu kadar zordur?
Açık sözlü olmamamızın altında yatan en büyük endişe, aklınızdan geçeni olduğu gibi söylemenin, kafa karışıklığı, üzüntü ve alınganlığa neden olabilmesidir. Açık sözle yaklaştığınız kişiler duygularınızı ve sözlerinizi yanlış yorumlayıp, ürkebilirler.
Teoride açık sözlü olmak toplumda övülse de genellikle uygulamada kötüye yorulur. Olumlu halleri yani açık sözle söylenen sözler duyanı mutlu ederse iyi karşılanırken, eleştiri halinde duygu ve düşüncesini açıklıkla, maskesiz aktaran kişinin yaklaşımı, açık sözlülüğü yerilir. Özellikle günümüzde, siyasetten mahalledeki topluluğa kadar, çoğu insanın maskelerle çeşitli karakterlere bürünerek dolaştığı, insanların içinin dışının bir olmadığı modern çağın toplum ilişkilerinde düşündüğünü açıkça, yer ve zaman gözetmeden söylemek her zaman sorun oluşturabilir.
Özellikle demokrasinin zayıfladığı, hukukun üstünlüğü tartışılan toplumlarda, düşüncenin suç, ifade etmenin cezalandırıldığı ortamlarda açık sözlü olmak cesaret işi olarak görülmektedir ne yazık ki…
Özel hayatta da bu böyle değil midir?
Örneğin, bir insana sevgiyle yaklaşırsınız, o an hissettiklerinizi içinizden geldiği gibi dürüstçe söylemek istersiniz—hatta söylersiniz ama sevgiyi tanımayan insanlar bunu bir saldırı/baskı olarak algılayabilir ya da bir beklentiniz olduğunu sanıp yanlış anlayabilirler, yargılayabilirler!
Bence açık sözlülük bile, her durumda güven ortamına ihtiyaç duyar. Kişiler, toplumlar, kurumlar vs arasındaki açık sözlü diyaloglar için zamana gerek duyar. Aksi durumda, günümüzde açık sözlü olmak çoğu zaman kişinin hayatını umulmadık biçimde zorlaştırabiliyor.
Yine Jack Welch’e dönecek olursak, götürüsü çok olur açık sözlü olmanın, arkadaşlar gider, sevgiler/sevgililer gider, fırsatlar, mutluluklar gider; iş arkadaşları alınır, dostlar kırılır, aile içinde alınganlıklar büyür, olur da olur…
Ama ne olursa olsun, değer! Getirisi az bile olsa açık sözlü olmanın, özü sözü bir olmanın verdiği güveni de ancak açık sözlüler anlar...
Kim ne derse desin, açık sözlü olmak meziyettir. Ne kadar reddedersek edelim, gözümüzü bile kapatsak, gerçek daima oradadır! İster politika da olsun, ister insan ilişkilerinde, iş hayatında, duygusal birliktelikte, açık sözlülük en azından ayna tutar kişinin görmemekte direnen gözlerine, gerçekleri görmenizi sağlar.
Ancak günümüzde birçok alanda olduğu gibi bu konuda da anlam kargaşası yaşayan ve kırıcı olan kişiler var! Açık sözlü olmakla patavatsızlığı, içi-dışı bir olmakla özensizliği birbirine karıştırıp kırıcı olanlardan söz etmiyorum bu yazımda…
Benim vurguladığım açık sözlü kişi tıpkı Mevlana’nın sözündeki gibi “Dost acıyı bile tatlı söyleyendir”...