Samed Behrengi’nin o güzel kitabını çoğumuz biliriz. Hani bir zamanlar ülkemizde de yasaklanmış çocuk kitabı!
Hatırlayalım mı nasıl başlardı kitap; “Bir varmış bir yokmuş, bir Küçük Kara Balık varmış; bu Küçük Kara Balık annesiyle birlikte bir derede yaşarmış. Küçük Kara Balık’ın en sevdiği şey, ay ışığının evlerinin üstüne vurmasıymış. Her gün, sabahtan akşama kadar, Küçük Kara Balık, annesinin peşine takılır, oraya buraya yüzermiş. “Anneciğim, burada daha fazla kalamam ben, gitmeliyim!” demiş bir gün Küçük Kara Balık. “Gitmek istediğine emin misin?” diye sormuş annesi. “Evet,” demiş Küçük Kara Balık. “Bu derenin ucunun nereye çıktığını gidip görmek istiyorum,” demiş. Başka yerlerde neler olup bittiğini gerçekten bilmek istiyorum... Böyle amaçsızca yüzmekten bıktım usandım.”
Derenin ucunu hep merak eden, görmek isteyen kadınlar, kaderine boyun eğmeyen, eğmediği için adına “asi” yaftası eklenen, hayatın onu sürüklediği yollarda, ona biçilen kıyafetlere sığamayan, hazırlanmış rolleri içine sindiremeyen, sürüklendiği, mecbur bırakıldığı tabulardan, törelerden, aşağılayıcı hurafelerden ziyade kendi mecrasında, demokrasi ve adalet denizinde yüzmek isteyen kadınlar!
Kafaları oldukça karışık, ama ne istediklerini, neyi özlediklerini çok iyi bilen kadınlar.
Kendi yaşamının sessiz liderleri, onurlu savaşçıları…
Bu çarpık düzende istediklerini yapabilirler mi, yoksa sadece “küçük kara balık” misali sonu ne olursa olsun kendi ufkunda hiç bir başarı elde edemeseler de, hemencecik av olsalar da, ölseler, hırpalansalar da diğer tüm balıklardan daha onurlu olduklarını bilirler…
Dalgalara karşı yüzmeye çalışan lider kadınlar kimi zaman başladıkları noktaya geri de dönerler ya da canları pahasına mücadeleye devam ederler. Fakat en önemlisi diğer kadınlara neler yapabileceklerini, kadınların kendilerine güvenmeleri ve gerçekten kararlı, istekli oldukları takdirde üstesinden gelemeyecekleri hiçbir şey olduğunu hep gösterdiler. Bu yüzden hiç yalnız değillerdi. Sessiz kadınların suskun desteğini hep gönüllerinde hissettiler. Onlar için mücadeleden hiç vazgeçmediler…
Küçük kara balık: "yola düşüp gitmek, başka yerlerde neler olup bittiğini öğrenmek istiyorum. Şunu anladım: balıkların çoğu yaşlandıkları zaman ömürlerini boşu boşuna geçirdiklerinden yakınırlar. sürekli sızlanır, lanet okur, her şeyden şikayet ederler. Ben bilmek istiyorum; gerçekten de yaşamak dediğimiz şey şu bir avuç yerde yaşlanıncaya kadar dolaşıp durmaktan mı ibaret; yoksa dünyada başka şekilde yaşamak da mümkün mü? " diyor.
Yani, Özgürlük gibi, haksızlığa ve eşitsizliğe, yobazlığa baş kaldırı gibi; sorgulamayı, değişimi, keşfetmeyi, düşünmeyi, kalıp düşünceleri yıkmayı başarabilmek mümkün mü?
Yüz kadınım yüz! Bu çarpık düzenin akıntısına karşı yüzmeyi hiç bırakma, korkma, asla vaz geçme!
Bazı kadınlar bu dünyaya hırçın dalgalara karşı yüzmek için gelir. Yüz boğulacağın yere kadar yüz--- ama ölürken bile öyle büyük bir dalgada kaybol ki, değsin tüm çabana, uğruna ölmeye!