İnsanın korunmaya muhtaç hakları; malı, canı, ırz ve namusu, aklı ve neslidir. Bir devlet kendi tebaasının (uyruğundakilerin) bu değerlerini mutlaka korumalıdır. Eğer koruyamıyorsa bu devlet, zalim devlet statüsüne girer ve hangi hakka yapılırsa yapılsın, bu günkü adıyla o sahada terör vardır, demektir.
Televizyonlarda ağıtlar ve figanlar arasında şehit cenazelerini defnediliyor. Kendi ülkemizde aldatılmış insanların ortamında adil olmaması sebebiyle etraflarına topladıkları adamlarla PKK adıyla terör estiriliyor. Tabii “bir sizden bir bizden…” tekerlemesinde olduğu gibi her iki taraftan da ölenler oluyor ve bu sayı gittikçe artıyor
Ekonomik terör göz açtırmıyor. Temel ihtiyaç maddeleri elektriğe, suya, doğalgaza durmadan gelen zamlar, her şeyin artık ithal olduğu ve bu malların da dövizle ithal edildiğinden bütün ihtiyaç maddeleri, fiyatları durmadan yükseliyor. Bunlar yetmezmiş gibi Hükümetin otomatiğe bağladığı, zamlar ve vergiler her gün artıyor, vatandaş nereye para yetiştireceğini kestiremiyor.
Gıda terörü, kimsenin haberi olmadan, yediğimiz bütün yiyecekler içinde bünyemize giriyor, başta kısırlık ve kanser olmak üzere diğer tedavi edilemeyen hastalıklarda büyük artışlar yaşanıyor. İsrail, ABD ve AB ağzına almadığı GDO’lu besinlerle ve Hormonlu gıdalarla tarihin en şerefli bir milleti, silah kullanılmadan yok ediliyor.
Milletin banka borçları tavan yapmış, kredi kartı, ev kredisi, otomobil kredisi gibi ertelenemeyen borçlar elinde avucunda ne varsa alıp götürüyor.
Yabancı sermayeli yatırımların ana maddelerini yurt dışından getiriyor ve montajını ülkemizde yaptırıyor. Bunların karları, anında kendi ülkelerine transfer ediliyor.
Bir zamanlar milletinden canından aziz bildiği ırz ve namusu, bu günlerde daha çok ayaklar altına alınıyor. TV dizileri, internet, 28. Şubat dayatması karma eğitim ve bir plan dâhilinde binlercesi piyasaya sürülmüş ve kız avlamaya çalışan sırtlan ruhlu gençler, ortalıkta dolaşıyor. Senin kızın, benim gelinin, öbürünün kız kardeşi, fuhşun içine çekiliyor.