İbadetler olarak ele aldığımız namazımız, orucumuz, haccımız, zekâtımız, kurbanımız önce kulun Allah’a kulluk görevini idrak etmesidir. İbadetlerini yerine getirmeyenler henüz kulluğunun idrakine erişememiş olanlardır.
İkincisi, Yaratıcımıza tazimde bulunmak, onu yüceltmek onun ilahlık makamını kabul ve tasdik etmek demektir.
Üçüncüsü, insanın kemale ermesini sağlayan, ona sabrı uygulama yöntemiyle öğreten ve onun her işinde başarıya erişmesini sağlayacak hareketlerdir.
Dördüncüsü, abit (ibadet eden) bir insanın manevi sahada derecesinin yükselmesidir.
Hele bir düşünelim. Bir ibadet için “canın yongası olan paramızı…” harcarız. Hac ibadetinde, sadakalarda (zekât, fitre), köle azad etmede, özellikle cihad ibadetinde vb.
“Paradan daha kıymetli olan zamanımızı harcarız.” Bütün ibadetlerin yapılması için belli zamanları vardır. Hele cihad ibadetinde, bu ibadet her an ve her zamandır.
Her Müslüman öğrenmeye ve bildiklerini de çevresindekilere öğretmeye mecbur olduğundan dinimizin tebliğ ve daveti için “ilmimizi harcarız”
En verimli ve en canlı çağlarımız olan “gençliğimiz harcarız.” Bu kıymetli çağlar, dinimizin ve inancımızın duyurulması (tebliği), tebliği dinleyip anlayanlara davetin yapılması, arkasından iyiliğin emredilmesi ve kötülüklerin kaldırılması ile cihad farzının edası (yapılması) harcanacaktır.
Ve her şeyden daha önemlisi “gerekirse canımızı bile bu uğurda feda ederiz.”
Sadece savaşta ölenler değil, Allah yolunda cehd ve gayret ederken ölüm vaki olanlar da şehit rütbesine erişmektedirler. Zira Kur’an-ı kerim de “dinimizin direği namaz” 50 yerde zikredilirken, “dinin zirvesi cihad” 500 kadar ayette zikredilmektedir.
İmanın ferde yönelik olması, ibadetlerimiz içerisinde ferdi olarak yapılacaklar olduğu gibi toplum olarak yapılacaklarımız da vardır. Orucun, namazın veya diğer ibadetlerimizin ferdi yönünün olması yanı sıra topluma yönelik yönleri de bulunmaktadır.
Demek ki İslam sadece ferde veya topluma ait değil, onları çepeçevre saran sistemle alakalı hükümleri de bulunmaktadır. Bu üç boyutun birlikte ele alınması önce dünya, sonra da ahiret saadetinin elde edilmesini sağlar.