Kırk senesini gençliğimizin yetiştirilmesine adamış bir kardeşiniz olarak bu dönemde yani Milli Gençlik Vakfına 17 yıl hizmetten sonra bana verilen “Milli Gençliğin Şeref Başkanı” unvanı da bende olduğu halde ailelerin ve gençlerin ihtiyaç duyduğu önemli işlerden biri olan “Bekârlarınızı evlendirin” prensibini yerine getirmeyi planladım.
Böyle bir çalışma yaptığımı duyan bazı yakın çevrem ve çalışma arkadaşlarım bana; “Aman, sen ne yapıyorsun? Sana çöp çatan derler (!) Bu yaptığın iş sana yakışmaz (!) Sen kendini küçültüyorsun (!) Bize de ikinci bir hanım bulur musun (!) gibi çalışmalarımı hafife alıcı, alaycı üslupları ile beni durdurmaya çalıştılar. Milli ve manevi değerleri savunan bazı gazetelere parasını da ödeyerek reklâm vermek istedim, yayınlamaktan çekindiler. Cesur gazete ve dergiler de yok değildi. Bunlardan yurt içi ve dışında bir hayli okuyucusu bulunan Emine Şenlikoğlu’na ve “Mektup Dergisi”ne teşekkürlerimi sunmayı bir borç bilirim.
Yaptığım işin hem doğru ve hem de yasalara uygun bir iş olduğunu bildiğim için yapılan hücumlara, alaylara, tenkitlere aldırmadan çalışmalarıma devam ettim. Şimdi gelinen nokta beni memnun etmekte, ülkemizin birçok yerinde evlenerek yuvalarını kuran kardeşlerimizle gıpta etmekte, çocuklarını kendi torunlarım olarak kabul etmekteyim.
Çalışmalarıma en büyük moral destek yine sizlerden gelmiştir. Bir gün büromun telefonu çaldı. Bir hanım kardeşimiz; “ Nevzat bey, sizi tebrik ederim. Bu devirde kimsenin cesaret edemediği bir çalışmayı yapıyorsunuz. Hem biliyor musunuz ki Kur’an-ı Kerim de (Evlenin…) diye bir ayet olmadığı halde (Evlendirin…) diye bir ayet vardır” demişti.
KİMLER EVLENDİRECEK
Âlimlerimiz, “evlendirin…” ayetinin (Nur suresi 32. ayet) kapsamına üç sınıfın insanın girdiğine işaret etmişlerdir. Bunlar;
Bütün Müslümanlar başta olmak üzere, ülkenin imkân ve yetkilerini elinde bulunduran devlet ve hükümet yetkilileri ile eskiden köleleri, şimdi yanında devamlı çalıştırdığı işçilerin patronları demişlerdir.
Evlenmek ve yuva kurmak, bir genç için hayatının en önemli kararını vermektir. Kız olsun, erkek olsun gençlerimiz bu kararı verirken bir ömür boyu ya mesut olacaklar veya mutsuz kalacaklardır. O halde böyle önemli bir dönüm noktasının kararı verilirken bir taraftan Allah’a dua etmeli ve kendisi için hayırlı eş istemeli, diğer taraftan “kırk ölçmeli, bir biçmeli” dir. Damat ve gelin adayları bu kararları his ve duyguların tesiri altında kalarak değil, mutlaka akılları ve bulgularıyla vermeli ve “on ikiden vurmalı”dır. Çünkü bu işin geri dönüşü (Allah korusun) boşanmaktır. Eşler ile varsa çocukların sefil ve perişan olmasıdır.
Evlenmek, ama nasıl? Sorusunun cevabına geçmeden önce gençlerimize, bin bir emek ve para ile kurulan bir yuvalarının mutlu bir şekilde devam etmesini sağlamalarını ve yıkılıp dağılmamasını için büyük çaba göstermelerini tavsiye ediyorum.