Zihin her zaman şüphe eder çünkü hayatta kalmak içi şüphe etmek gerekir. Sadece inanarak şüphelerde kurtulamazsınız. Şüphelerden özgürleşmek için gerçeği deneyimlemek gerekir.
Gerçeği bildiklerine inananlar şüpheye karşıdırlar çünkü şüphe onları korkutur. İnsan yalnızca gerçeği deneyimleyince tüm şüphelerden arınabilir. Bazı insanlar şüphe etmenin kötü olduğunu söylüyor ve inanmak gerektiğini söylüyor. Oysaki şüphelenmek ve gerçeği keşfetmek gerekir. Bir insan gerçeği deneyimleyene ve hissedene kadar şüphe eder. Gerçeği bilmeden şüphe etmemek anormal bir durumdur, bir hastalık belirtisidir.
Gerçek deneyimlendiğinde şüpheler kendiliğinden yok olur. Şüphelerden korkmaya ve onları baskılamaya gerek yoktur. Gerçek tecrübe edilince inanca ve öğretilere yer kalmaz. Geceleri gökyüzüne baktığınızda yıldızları görürsünüz ve bu tecrübeye dayanarak gökyüzünde yıldızların olacağına inanmanız gerekmez. Bunu bilirsiniz o yüzden de yıldızları göreceğinizden şüphe duymanız gerekmez yani şüphesiz olarak buna inanırsınız. Bu inanç, şüpheye karşı değildir çünkü deneyime dayanır. Gerçek deneyimlendiğinde şüphe içermeyen inanç ve güven ortaya çıkar. Gerçek deneyim sayesinde şüpheye yer kalmaz işte bu da gerçek bir inançtır. Şüpheleri içine alan inanç gerçek değildir ve her an sarsılabilir.
Bu tür inanç gerçeği bulmaya yardımcı olmaz, tam tersi gerçeği arama işlemini engeller. Gerçeğe dayanmayan bir inancı ayakta tutmak için şüphelerin yok edilmesi tavsiye edilir. Şüphe yok edilirse, araştırma dürtüsü yok olur. Araştırma, sorgulama olmazsa gerçek bulunamaz, aranamaz ve deneyimlenemez. İnsan önce şüphe duyar, araştırır, sorgular, analiz eder sonra da gerçeğe yaklaşır. Gerçeğe yaklaşırken durumun ve olayın her türlü bakış açıları değerlendirilir. Şüphe gerçeğe ulaştıran en önemli etkendir. İşte o yüzden inanma, şüphe et, sorgula, gerçeği bul ve kendini keşfet!