Bugun...


Mehmet AYCAN

facebook-paylas
Bir Yargıtay kararı ve Adalet felsefesi 13-02-2020
Tarih: 13-02-2020 10:20:00 Güncelleme: 13-02-2020 10:20:00


Türkiye’de en çok tartışılan felsefi olgulardan biri de Adalet

Adalet kaba bir tarifle; bir toplumda birey haklarını sağlama istemi. Hakkın egemen olması durumu. Adalet herkese hak ettiğinin verilmesi dileği ve öngörüsü üzerine kurulmuş hayati bir olgu.

Feylesoflara göre adalet, doğaya uygun insanların bir birine ve yeryüzünde yürüyen veya duran canlılara karşı olan sorumluluğudur. Adalet toplumsal bir olgudur, eşitlik ilkesine dayanır, hatta toplumsal düzeyde haklar dengesi olarak ta tanımlanabilir.

Adaletin yanlışlığı can yakar, doğruluğu ise,  toplumsal düzenin dinamosudur.

İşte böylesi bir kavram içinde, tekilci yargının verdiği bir karar çoğulcu yargı tarafından “adil” bulunmamıştır. 

İnsanlık dışı bir emek sömürüsüne verilen hafif bir ceza en  azından “çocuk hakları” açısından adalet tarafından daha ağır cezaya çarptırılması gerekçesi ile bozulmuştur.

Konunun iyi kavranılabilmesi için habere bakmakta yarar var. Habere şöyle gelişiyor

**** 

Yargıtay 12. Ceza Dairesi, 15 yaşındaki çocuğun taş ocağında kullandığı iş makinesiyle 22 metre yükseklikten düşerek yaralanmasında iş yeri sahibine verilen cezayı az bularak kararı bozdu.

Konya'daki bir taş ocağında iş makinesi operatörü olarak çalıştırılan 15 yaşındaki çocuk, kamyon geçiş yollarını temizlediği sırada iş makinesiyle 22 metre yükseklikten düşerek yaralandı.

Olayla ilgili açılan davaya bakan Konya 16. Asliye Ceza Mahkemesi, firma sahibini "taksirle yaralama" suçundan hapis cezasına çarptırdı.

Temyiz üzerine dosyayı görüşen Yargıtay 12. Ceza Dairesi ise yerel mahkemenin kararını bozdu. Dairenin kararında, olayın meydana geldiği iş yerinin tehlikeli sınıfta yer aldığı vurgulandı. Çocuk ve Genç İşçilerin Çalıştırılması Usul ve Esasları Hakkındaki Yönetmelikte genç işçilerin çalıştırılacağı iş kollarının belirtildiğine işaret edilen kararda, bu işler arasında taş ocağı yapı işlerinin bulunmadığı belirtildi.

İş yeri sahibi sanık tarafından 15 yaşındaki genç işçinin yasak olmasına rağmen yapı işlerinde çalıştırıldığı vurgulanan kararda, çalışmanın eğitim aldırılmadan, gerekli güvenlik önlemleri sağlanmadan gerçekleştirildiği kaydedildi.

Bu nedenlerle sanık iş yeri sahibi hakkında "bilinçli taksir" koşullarının oluştuğuna dikkati çekilen kararda, bu hükümler uygulanmadan karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği aktarıldı.

Türk Ceza Kanunu'nun, "bilinçli taksir" ile ilgili 22/3. maddesindeki hüküm, taksirli suça ilişkin cezanın üçte birden, yarısına kadar artırılmasını düzenliyor”.

****

Yargıtay’ın kararı insan hakları açısından bir teselli kaynağı oldu elbette…

Ama karardaki şu gerekçe biraz can sıkıcı

“Çocuk ve Genç İşçilerin Çalıştırılması Usul ve Esasları Hakkındaki Yönetmelikte genç işçilerin çalıştırılacağı iş kollarının belirtildiğine işaret edilen kararda, bu işler arasında taş ocağı yapı işlerinin bulunmadığı belirtildi”

 

Demek ki çocuk çalıştırılabiliyor… İşte iş yaşamını çocukluk çağında bile oyunla eş değerde tutan bu ekonomik sistemin sonucu acımasız bir tanımlama…

 

Türkiye’de çok sıkça tanık olduğumuz emek sömürüsü aslında tam anlamıyla insanlık suçudur.

 Gerçi insanlığa karşı işlenen suçlar, tam anlamıyla bir temele oturtulamamıştır. O nedenledir ki adaletin önemli kavramlarından biride vicdandır.

Felsefeciler bu konulara şöyle yaklaşıyor;

 

Aristoteles’e göre adalet duygusunun temelinde dostluk yatar; sevdiğimiz kişiler haklarını elde etsin isteriz.

 M. Merleau-Ponty “İnsan tek başına adaletli olamaz, tek başına adaletli olduğu zaman adaletli olmaktan çıkar.” diye bir tanım getiriyor.

La R ochefoucauld’un tanım ı ise şöyle,  “İnsanların çoğunda adalet sevgisi adaletsizliğin acısını çekme korkusundan gelir.” Eşitlik ve dürüstlük kavramlarına verilen değişik anlamlara göre adalet de değişik anlamlar alacaktır

Felsefecilerin tanımlarına bakarsanız; adalet, bireysel yükümlülükler açısından da dürüstlük ilkesine dayanır, temelindeki ruhsal etken elbette bireyin kendini koruma içgüdüsüdür.

Örneğin Diderot “Tek bir erdem vardır, o da adalettir” diyor…

Tartışmanın odağındaki taşocağında 15 yaşından küçük bir çocuğun, devasa makinelerde çalıştırılmasının suçunu “cüzdan kavramını vicdan kavramı’nın önüne alan patrona mı, yoksa o çocuğu o taş ocağında çalışmaya mecbur bırakan ekonomik sisteme  mi yüklemek gerekir?

Ama bugünün modern dünyasındaki hiçbir sistem soruna çözüm getirecek mükemmeliyeti yakalayabilmiş değil…

Çünkü, kişisel çıkarlar, toplumsal çıkarların hep önünde ola gelmiştir..

Aslına bakarsanız; ekonomik doktrinleri koyan devasa şöhretli ekonomi bilimcileri (!) bugün yaşanan buna benzer milyonlarca dramı göz önüne alarak yeni bir doktrin üzerinde çalışmalı…

Zengin, daha refah içinde yaşamak için, sürekli insanlık suçlarını oluşturduğu bir dünyada bu adalet gömleği hep dar gelecektir…

Bizlerde palyatif (köklü bir çözüm olmayan, geçici olarak işe yarayan, geçiştirici)  birkaç güzel haberle mutlu olacağız o kadar…

 



Bu yazı 4597 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Linkedin RSS
YAZARLAR
GAZETEMİZ

HABER ARA
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
YUKARI