Gençleri ne kadar tanıyoruz…
Özellikle Türkiye’deki gençleri,,,
Gezi Parkı olaylarında gençlerin “doğaya olan tutkuları” ortaya çıkmıştı, sonra birileri çıktı işi sivil itaatsizliğe dönüştürdü…
Gençlerin, doğaya olan barışçıl tutkuları, bir grup tarafından provoke edildi o gençler suçlandı.
Herkeste gençlerin o barışçı davranışını değil Taksim meydanındaki sivil itaatsizliği “isyancı gençlik” olarak tanımladı ve hatırladı…
Yani suçladı…
Oysa gençleri tanıdığımız ve onları anladığımız ne kadar söylenebilir… Onlarn yaşamları rüyaları dünyaları farklı..
Bu farklılıklar en büyük sorunumuz..
Bu nedenledir ki; gençleri tanımak çok farklı…
Çünkü onlar teknolojiyi iyice içselleştirirken, bir önceki kuşak sadece teknolojiyi kullanma becerisini yakalamayı yeterli buluyor.
İşte bu nokta iki kuşak arasında aşılamaz uçurumlar çıkarıyor..
Eski kuşak bu farkı anlayamıyor veya anlamak istemiyor.
Anlamıyor çünkü teknoloji o kadar hızlı gelişiyor ki, yetişmek olanaksız..
Çünkü sadece ebeveyn olarak genci tanıyoruz; istemleri, ve bizden çok farklı olduğu için anlayamadığımız kültürleri ile sürekli bir çatışma içindeyiz..
Onların da korkuları var, öfkeleri ve hiç ulaşamayacaklarını bildikleri düşleri var…
Onların sevgi anlayışları farklı…
Ebeveynlerin saygısızlıkla suçladığı gençler aslında belki de “sevilmekten çok saygı duyulmak istiyor.”
Öyle mi?
O konuda da bilgimiz yok.. Çünkü hiç konuşmuyoruz, aslında konuşamıyoruz…
Kelimelerimiz aynı ama dillerimiz farklı…
Galiba bu aşılamaz gibi görünen genç yaşlı anlaşmazlığı; gelecek kuşaklarda giderek daha da artacak.
Artacak diyoruz; baş döndürücü bir hızla gelişen teknolojiye ayak uyduran günümüz gençleri, ileriki yaşlarda aynı sorunu kendi gençleri ile yaşayacak..
İlk kez bu konuda ciddi bir anket yapılmış
Uluslararası Kızılhaç Komitesi'nin (ICRC) bu soruna el atmış ve konuyu masaya yatırmış
Araştırmaya göre, 1981-2000 arasında doğan ve "Milenyum Kuşağı" olarak adlandırılan gençlerin yarısından fazlası, gelecek 10 yılda nükleer saldırı yaşanmasından korkuyor.
ICRC tarafından yapılan ankette, 16 ülkede yaşayan 16 bin gence dünyadaki çatışmalarla ilgili sorular yöneltildi. "Savaş üzerine genç kuşak" adı verilen ankete göre yaşları 20 ile 35 arasındaki gençlerin yüzde 54'ü, gelecek 10 yılda nükleer saldırı olacağı endişesi taşıyor.
Ankete katılanların yüzde 47'si, 3. Dünya Savaşı çıkacağına inandıklarını kaydederken, yüzde 46'sı aksi yönde görüş belirtti. Gençlerin yüzde 74'ü, dünyadaki çatışmaların "önlenebilir" olduğunu düşünürken, yüzde 23'ü ise "kaçınılmaz" olduğunu öne sürdü.
Gençlere göre dünyadaki insanları en fazla etkileyen sorunlar listesinde yolsuzluk, işsizlik ve yoksulluk başı çekiyor.
ICRC Başkanı Peter Maurer, konuya ilişkin açıklamasında, Milenyum Kuşağı'nın gelecek hakkında endişeli olduğunu belirterek, "Bu kuşak, yarının karar vericileri olacak. Bugün çatışmalar hakkında ne düşündükleri ve endişeleri, gelecekte dünyanın gidişine dair daha iyi fikir verebilir.” diyor..
Bu çalışma bize gençleri tanımakta ne kadar yardımcı olur bilmiyoruz…
Ama gelecekle ilgili fikirleri nelerdir, nelerden korkuyorlar, umutları neler…
Belki buaradan yakalanacak bir ip ucu, kuşak çatışamsını aza indirgeyecek bir yeni ortam sağlayabilir mi?
Galiba bu konuda çalışma yapmış akademik bilgi sahiplerinin bizleri aydınlatması gerekiyor.
Niye bizleri de onaları değil derseniz gayet basit..
Geleceğin dünyasında onlar var, bizler değil…