Yıllar öncesine ait bir hikaye ama, hatırlatmakta fayda var..
Çünkü yıllar öncesine dayanan bu öyküde şimdi bile değişen bir şey yok.
Hatırlatalım dedik, belki hatırlayan vardır..
Öğünmek gibi olmasın diyeceğim ama...
Elimde değil biraz öğünmem lazım...
Aslında size bir yemek ve bir dosya hikayesi anlatmak istiyordum...
Ve yine aslında size geciken ve eksik kalan bir projeden bahsedeceğim.
Kaç yılındaydı tam hatırlamıyorum... Eğer hafızam beni yanıltmıyorsa 2002 yılındaydı.
Dönemin Eminönü Belediye Başkanı Lütfi Kibiroğlu’nun basın danışmanı gazeteci dostum Ramazan Aydın, ilçede önemli değişimler için çalışmalar yapıldığını söyledi.
Bizde o dönemlerde Gazeteci Bülent Kavuk ile birlikte bir danışmanlık şirketi kurmuş, sağa sola raporlar yazıp duruyoruz...
Ramazan Aydın, “Birde bizim belediye ile ilgili bir çalışma yapsanız ya. Gerçi öyle bir çalışma yapılmış ama çok kapsamlı ve geniş bir süre istiyor”” dedi...
İşimiz bu bizim...
Elbette bir ön fizibilite çalışması yapabileceğimizi ve ön raporu sunabileceğimizi söyledik.
Sayın Kibiroğlu, ile Yıldız Parkı’nındaki bir köşkte özel bir odada buluştuk.
Yemekli toplantıda, Başkan Lütfi Kibiroğlu ve Başkanın danışmanı Ramazan Aydın vardı.
Biz ise rahmetli üstadım Orhan Taşan (TRT eski haber müdürü, Basın Yayın İstanbul eski bölge müdürü) gazeteci Bülent Kavuk (Artık yayınlamayan Sonhavadis Gazetesi’nin yazı işleri müdürü) ve ben yer aldık...
Zevkli ve sohbeti bol bir toplantıydı.
Sonra Orhan Ağabey konuşmaya başladı ve “Sayın Başkan bu genç arkadaşlar Eminönü İlçesi ile ilgili özel bir dosya hazırlamışlar. İçinde ilginç öneriler var” dedi ve konuyu açtı.
Sonra başkan sordu.
-Dosyanız hazır mı?
-Evet sayın başkan....
Dosya uzattık, Başkan ilk sayfasını açtı ve dosyanın başlığı okudu.
-Eminönü İlçesi ile ilgi ön fizibilite çalışması...
Başkan, “Ramazan bir şeyler anlattı. İlginç geldi. Bu dosyayı şimdi okumam imkansız. Bana dosyanın içeri konusunda bilgi verebilir misiniz?” diye sordu..
Bizler kısaca Eminönü İlçesi’nin dünyanın en önemli açık hava müzesi olduğunu, sadece Ayasofya’nın önünde 360 derecelik bir dönüş halinde 2000 yılın kısa tarihçesi görebileceğimizi anlattık. Sonra ekledik;
-Bu müze araç trafiği ile heba oluyor. Aslına bakarsanız, buraya mutlaka araç girecekse gece girmeli, bunun da bir bedeli olmalı...
Aslında bölgenin araç trafiğine kapatılması yeni bir fikir değildi. Bakırköy’de uzun yıllardır uygulanan bir sistemdi. Ancak bu sistem Eminönü için elzemdi.
Kısaca dosya ile ilgili 3 can alıcı başlık şöyleydi.
1-)Eminönü Aksaray istikameti için Laleli’den ve Eminönü için Sirkeci’den sahil içinde Kumkapı’dan itibaren araç trafiğine kapatılmalı ve bölge, kültür, ticaret ve eğlence merkezi olmalı.
2-Eminönü’nde bulanan iki otobüs durağı acilen kaldırılmalı. Bu alanların birine Roma parkı, diğerine de Osmanlı Parkı yapılmalı.
Hatırladığım kadarıyla başkan bu noktaya itiraz etti. İtirazı ise buraya Anıtlar Kurulu’nun park izini vermemesi noktasındaydı.
Dedi ki; “Buraya Anıtlar Kurulu çivi bile çaktırmaz. Ama bu sorun aşılabilir”
3-)Bölge tam bir turistik alışveriş merkezi haline getirilmeli. Yunanistan, Bulgaristan, ve diğer balkan ülkelerinden, deklare edecekleri miktara göre, otobüsle uçakla alış veriş yapmak üzere turistler getirebiliriz. Hem Laleli’nin kötü imajını böylece silme şansımız olur...
Başkan bu raporu beğendiğini ve dikkate alacağını söyledi.
Sonra ne mi oldu…
Dosya kayboldu…
Duyduk ki; dosya Londra’da ortaya çıkmış..
Biz bize anlatanın yalancısıyız..
Ama bir gerçek var.. Londra’daki tarihi semtin belediye başkanı araçları artık orya sokmuyormuş…