Şimdilerde Avrupa ülkeleri ile ABD Başkanı Trump arasında yeni bir problem var.
Trump diyor ki; “Biz yakaladığımız 800 DEAŞ üyesini Avrupalıları verelim. Avrupa vatandaşları olan DEAŞ üyelerini yargılasın. Aksi takdirde onları serbest bırakacağız”
Trump’ın söyledikleri ilk bakışta biraz absürt gibi…
Ama içinde bir gerçeklikte barındırıyor…
Çünkü DEAŞ dediğiniz örgüt’ün İslamiyet ile hiçbir ilgisi yok.
Bilindiği gibi, bu örgüt ortaya çıktığında tüm dünya IŞİD adını kullanmıştı.. Anlamı da Irak-Şam İslam Devleti…
Tanımlamayı biraz açtığınızda bu Saddam’ın savaş artığı ordu gibi algılıyorsunuz. Yanı Saddam’ın yenik ordusu yeni bir savaş başlatmış gibiydi. Dünya bu isme hızla sarıldı. Çünkü IŞİD’i bir terörist grup olarak yorumladı ve bu terörist örgüt kendisini resmen İslam olarak tanımlıyordu.
Ta ki Fransa’dan yükselen o sese kadar.
Çünkü, IŞID kelimesinin değişiminin kaynağının Paris' ten başlıyor.. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan' ın bile IŞID' ı artık kullanmamasının kaynağı da Paris' ten geliyor. Fransa hükümeti yakın bir zamanda örgütün adının resmen "DAESH" olarak değişmesi için bir kampanya başlatmıştı. Orijinal yazılışı DAESH olan DEAŞ kelimesi, terör örgütünün Arapçasının (ad-Dawlah al-Islamiyah fil-‘Iraq wa ash-Sham) ilk harflerinden oluşmakta. IŞİD terör örgütünden, kendi ilan ettikleri "İslam Devleti" ismiyle bahsetmeme kampanyasını ise bizzat Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius başlattı. Laureny Fabius, bu konuda yaptığı açıklamada, IŞİD için, "Bunlar bir devlet değil, bir terörist gruptur. Ben, İslam Devleti terimini kullanmamayı tavsiye ediyorum, çünkü bu terim İslam, İslamiyet ve Müslüman terimlerine çağrışım yapıyor. Bu grup sadece, Arapların söylediği gibi DAESH, ya da benim bundan sonra kullanacağım gibi, DAESH katilleri" ifadelerini kullanmıştı.
Evet…
Avrupa bu örgütü bir İslami bir terörist örgüt olarak tanımlamıyordu, çünkü bünyesinde bir çok Hristiyan unsur barındırıyordu..
İşte Trump bu tanımlamanın sahiplerine; alın teröristleriniz yargılayın” diyor ve ekliyor, “yoksa serbest bırakırım başınıza bela olur”
Avrupa buna çok sert tepki gösterdi.
Özellikle Almanya çok tepkiliydi. İsmin mucidi Fransa ise biraz daha ılımlı.
Fransa DEAŞ'lı teröristlerin durumunu incelemeye karar verdi.
Fransa’nın şimdiki Adalet Bakanı Nicole Belloubet, France 2 televizyonunda yaptığı açıklamada, ABD'nin Suriye'den çekilme kararıyla bölgede yeni bir jeopolitik durumun oluştuğunu belirterek, buna karşın ülkesinin tavrında bir değişiklik olmadığını dile getirdi Suriye'deki Fransız DEAŞ'lı teröristlerin durumlarını tek tek inceleyeceklerini ifade eden Belloubet, ülkeye gelenlerin de yargılanacağını söyledi.
Suriye ve Irak'ta, Fransa kökenli yaklaşık 150 DEAŞ'lı terörist olduğu ve bunların 50'sinin terör örgütü YPG tarafından tutulduğu belirtiliyor.
Buraya kadar, bakıldığında Trump haklı diyebiliyorsunuz. Ammmaaaa…
İşte bu ammmaaası ilginç..
ABD Suriye’ye niye gitti… Orayı niye kana buladı…
Esat’ı diktatör olarak tanımladı sonrada DEAŞ’ın bölge insanına eziyet etmekle suçladı.
Burası biraz karışık, Esat kime karşı diktatördü, DEAŞ kime eziyet ediyordu…
Elbette Esat bir BAAS kalıntısı anti demokratik bir lider.. Kendisi Nusayri olduğu için ülkesindeki Sünni kimliğe karşı adaletli davrandığı söylenemez…
Esat en ufak itirazda muhaliflerine sert davrandığı doğru…
Ama bu sorun Suriye’nin iç meselsi ve İslam dünyasının diplomatik yolla çözebileceği bir konuydu…
Önce Obama, sonra da Trump bu durumu bahane edip Suriye’ye müdahale etti.
Müdahale etti, çünkü Ortadoğu’nun yani enerji kaynaklarının denetimin tümünün kendisinde olmasını istiyordu.
O nedenledir ki; Mısır’ı, Irak’ı, Tunus’u Libya’yı, Yemeni karıştırdı.
Hepsini kendisine bağladı. Dünya diplomasisi ABD’nin bunu “İsrail’i korumak adına” yaptığı söylüyor.
Kısmen doğru…
Ama büyük bölümü, ABD’nin tüm enerji kaynaklarını denetiminde tutmak, Rusya’nın ve Türkiye’nin kısmen de İran’ın bu bölgeyi denetlemesine izin vermemek adına yapılmasıydı…
Şimdi ne zaman Suriye’de bir iç barış umudu doğsa İslam adına hareket ettiğini söyleyen ABD güdümlü bir örgüt işi provoke ediyor…
Çözüm uzak mı derseniz; hayır…
Ama Rusya ve İran’ın bu konuda net olması gerekiyor…
Bu iki ülke tavşana kaç, tazıya tut politikasından vazgeçerse ABD’nin bölgedeki etkinliği iyice zayıflar..
Türkiye’yi de açmaza düşürmezler..