Dün 10 Kasım’dı…
Atatürk’ü aramızdan ayrılışının 80.yılında andık…
Veya hatırladık…
Hangi Atatürk’ü hatırladık…
Asker Atatürk’ü mü, siyasetçi Atatürk’ü mü?
Yoksa bu ülkenin kurucusu Atatürk’ümü?
Çöken bir imparatorluktan demokratik bir ülke çıkaran Atatürk’ü mü?
Sosyal yaşamı ile çalkantılı söylentilere neden olan Atatürk’ü mü hatırladık dün…
Oysa ben veciz cümleleri ile belleğimde yer etmiş bir Atatürk’ü hergün hatırlıyorum…
10 Kasım benim için bir hüzün tarihi.
Oysa Atatürk’ü hergün hatırlamak ve onun söylediklerini harfiyen uygulamak gerek…
Düşünün tarih 1933…
Daha faşizm dünyaya tam egemen olamamış ama Almanya,İtalya ve İspanya’da iktidar olmuş ve devleti yönetiyor..
Atatürk bu ülkelerdeki büyükelçilere haber gönderiyor,
“Faşist liderlerin toplantılarına davetlerine katılmayın. Onlarla yakın durmayın”
O yakın bir gelecekte bu 3 faşist liderin Hitler, Musollini ve Franco’nun dünyayı ateşe vereceğini , evrensel bir felakete sürükleyeceğini görebilmiş bir lider.
Gençliğe hitabesinde, “iç ve dış bedbahtlar” diyerek sanki 15 Temmuz FETÖ felaketini haber veren bir lideri
Yani geleceği gören bir lideri her gün hatırlıyorum.
10 Kasım benim sadece hüzün günüm…
Onu hatırlamak ise her günkü asli görevim…