“Yorgun kadınlar, sorunlu adamlar” diye başlamıştım oysaki yazıma. Sonra birden kulağıma gelen müzik tüm hissiyatımı silip süpürdü. Yerini bambaşka hissedişlere bırakıp gitti. İnsanlar dünyaya neden geldiklerini unutmuş gibiler.
Ya da insanlar ölümsüz olduklarına inanıyorlar. Veya ''insan'' bildiklerimiz “insan” olmaktan çıkıp gitmişler.
Hani aşklar vardı yaşanacak,
Hani sevdalar vardı besleyip çoğaltılacak,
Hani güzel masallar vardı çocuklarımıza uyurken anlatılacak,
Hani yarınlar vardı bizi umutlandıracak.
Hani sevdiklerimize iki adım mesafelerde kalacaktık,
Hani daha huzurlu, daha medeni daha güvenli bir ülkede yaşlanacaktık,
Hani çocuklarımızı emanet edeceğimiz Cumhuriyetimize el uzatanlar olmayacaktı, Hani terör lanetinden kurtulup biz “bir olacaktık,
Hani çocuklarımıza kavga değil barış bırakacaktık,
Hani felaketlere çözüm değil sanat’a dair güzellikler üretecektik,
Hani uçuşan en şık kostümlerimizi giyip güzel sofralarda kahkahalı sohbetlerimiz olacaktı, Olmadı, olamıyor...
Ne durumdayız peki! Dört bir yanımız cehennem ateşi gibi yanıyor… Umutlarımız yanıyor. "Başımız sağ olsun" demekten başka cümleler kurmak istiyoruz. Zamansız ölümler meğer ne de arsızmış! Kahretsin…
Fani dünyada mutlu yaşlanıp helalleşip gitmek nasip olsun tüm güzel insanlara.
Mutlu Kalın