Çocukluğum İstanbul’un merkezine o vakitler uzak bir semti olan Küçükyalı’da geçti benim. Doğduğum evi dedemler 1950’lerde yapmış. Yapmış diyorum zira gerçekten bedenen çalışmışlar. Babam da öyle. Evimizin bulunduğu sokakta bizim evden başka üç ev daha vardı. Gerisi bizim için oyun alanı. Evimizin karşısında bir de hamam vardı. Eski, tarihi denilebilir, yapılışında babamların da bedenen yardım ettikleri bir hamam. Hani şu kurnalı, çeşmeli, göbek taşlı, içinde tellakların gezip, “keseliyim mi abi?” diye sorduklarından. Zaten o dönem pazar günleriydi çamaşır, banyo günleri. Pazar oldu mu herkesler hamama akın eder, banyolar yapılır, çıkışta, biz çocuklar Elvan, Çamlıca veya Uludağ gazozu içerken, büyükler keyiflerine göre çay veya oralet içerdi.

Bahsettiğim dönemler siyah beyaz televizyonun tek kanalından Zafer Cilasun’un, Altan Varol’un, Deniz Satar’ın haber sunduğu, telefonların çevirirken, “trrrrrrr trrrrrrrr” diye ses çıkarttığı, o telefon şehirlerarası ise, önce kayıt yaptırılıp, ardından en az bir saat beklenildiği dönemlerdi. Arkadaşlar arasında telefonlaşmanın çok yaygın olmadığı ama mektubun, postacının, sütçünün, yoğurtçunun, bozacının, simitçinin, sokak sokak gezdiği dönemlerdi. Hulusi Kentmen’in baba, Ediz Hun’un aşık genç, Hülya Koçyiğit’in sevecen bir genç kız olduğu dönemlerdi.

Naiflik hayatın içinde olduğu gibi yansırdı izlediğimiz filmlere. Kartal Tibet de Cüneyt Arkın da öldürmezdi kötü adamları. Öldürmek yoktu ki. Döverlerdi sadece. Eh, kötü adamlardı bunlar neticede.

Teknoloji denilen şeyden pek haberimiz yoktu.  Öyle tek tuşla bir kurye servisine ulaşıp, ikinci tuşla yoğurdu, sütü, bozayı falan getirtemezdik. Birbirimize saniyede ulaşıp, haberleşemezdik. Ama birbirimize saygı duyardık, severdik…

Zaman mı daraldı, bizden istenenler mi çoğaldı, hedefler mi değişti, insanlar mı sapıttı..? Ama bize bir şeylerin olduğu, o naif insanların kaybolduğu aşikar.

Zira, geçen gün gazete şu haberi okudum….

Sütunuma sığar mı bilmiyorum. Ama okurken sadece “esef” diyebildim…”esef”…

Türkiye, yine kadın cinayetleriyle sarsıldı. Son bir haftada 12 kadın öldürüldü. Farklı şehirlerde yaşanan cinayetlerde kadınlar, yine tanıdıkları, çoğu kez eş ya da sevgilileri tarafından öldürüldü. 4 kadın sevgilileri, 5 kadın eşleri, 2 kadın eski eşleri tarafından öldürüldü. 2 kadının failleri ise aranıyor. 5 kadın tabancayla, 3 kadın bıçakla, biri baltayla, biri pompalı tüfekle, biri boğularak öldürüldü.

11 Kasım

Cennet Tuğba Tokbaş (22): Denizli’de Pamukkale Üniversitesi Resim Öğretmenliği son sınıf öğrencisi Cennet Tuğba Tokbaş, birlikte yaşadığı erkek arkadaşı Recep Berkay Hakver (22) tarafından elleriyle boğularak öldürüldü. Haver, aynı mahalledeki annesine koştu. Anne polisi aradı.

12 Kasım

Saadet Korkmaz (37): Evli Ramazan T., bir süredir görüştüğü iki çocuk annesi Saadet Korkmaz’ı, boşanmadan kendisiyle görüşmek istemediğini söyleyince altı yerinden bıçaklayarak öldürdü. Tutuklanan Ramazan T. “Pişman değilim” dedi.

Emine P. (73): Malatya'da şiddet uyguladığı gerekçesiyle hakkında evden uzaklaştırma kararı bulunan 70 yaşlarındaki Mehmet P. gece yarısı eşi Emine P.’nin (73) evine geldi. Yine tartıştılar. Tabancasını çıkardı ve eşini tek kurşunla öldürdü.

Çilem Kılıç (23): İzmir Dikili'de yaşayan 23 yaşındaki Çilem Kılıç boşandığı eşi Alper Gül'le ilgili koruma talebinde bulundu. Reddedildi. Alper Gül, Çilem'i sokak ortasında tabancayla vurdu. Araya girmeye çalışan annesi ve komşusunu da yaraladıktan sonra intihar etti.

Melihat Tuncel (53): 53 yaşındaki Melihat Tuncel, Afyon Evciler ilçesindeki tek katlı evinin arka bahçesinde boğazı kesilmiş halde bulundu. Şüpheli ölüm üzerine savcılık harekete geçti.

13 Kasım

Serap Özkan (44) : İzmit'te yaşayan Veysel Özkan, önce boşanma aşamasında olduğu 44 yaşındaki Serap Özkan'ı, ardından 26 yaşındaki oğlu Suat Özkan'ı pompalı tüfekle vurarak öldürdükten sonra intihar etti.

Nergüzel Kocabıyık (50): 3 yıl uzman çavuşluk yaptıktan sonra istifa ederek pazarcılık yapmaya başlayan Mustafa Kocabıyık (55), kızını ve eşini bıçaklayarak öldürdü. Eşi Nergüzel Kocabıyık'ı (50) mutfakta, kızı Melike Kocabıyık'ı (22) da yatak odasında kanlar içerisinde buldu. Jandarmaya, “Beni asın” dedi.

Makbule Sarı (74) : Ordu'da 74 yaşındaki Makbule Sarı, yalnız yaşadığı evde, çarşafa sarılı halde cansız bedeni bulundu. Yaşlı kadının, yaklaşık 3 gün önce birkaç kişi tarafından elleri ve ayaklarından domuz bağıyla bağlanıp öldürüldüğü saptandı.

Hafize Günakın (39) : Muğla'da, Astsubay Çavuş Volkan Erdem (21) ile Hafize Günakın (39) evde ölü bulundu.  Astsubay Erdem’in başında kurşun, evli olan Hafize Günakın’ın vücudunda ise 14 bıçak yarası olduğu belirlendi.

14 Kasım

Tülay Sivil (38) : Silivri'de Tülay Sivil ve eşi Mesut Sivil’in (30) evinin önüne gelen, eski eş Erdem D. (43) silahla ateş etmeye başladı. Tülay Sivil ve Mesut Sivil olay yerinde hayatını kaybetti.

H.Z. (72) : İzmir'de iddiaya göre psikolojik rahatsızlıkları olan İ.Z. (71), karısı H.Z. (72) ile evlerinin avlusunda tartışmaya başladı. Kavga büyüdü. İ.Z., karısı H.Z.'nin kafasına balta ile vurdu. Talihsiz kadın kanlar içerisinde yere yığıldı.

15 Kasım

Serpil Şahin (28) : Kahramanmaraş'ta Taner Şahin (32), kıskançlık yüzünden eşi Serpil Şahin’i (28) aralarında çıkan tartışma sonrası çocuklarının gözü önünde tabanca ile vurdu. 6 çocuk annesi kadın hastaneye kaldırıldı ama kurtarılamadı.

16 Kasım

Elif Yakın (24) : Konya’da Elif Yakın, tartıştığı sevgilisi Seyfullah K. (18) tarafından tabancayla vurularak, öldürüldü. Seyfullah K., ”Bana küfretti. Tabancayı çıkarıp ateş ettim” dedi. Elif gazinoda çalışıyordu.

Gerçekten Bize Ne oldu? Nereye gitti o naif insanlar?

Sağlıkla ve Sevgiyle kalın,