Tüm insanlığı ilgilendiren, dünyanın ekonomisinin etkileyen bir pandemi sürecinden geçiyoruz. Son resmi verilere göre sekiz milyondan fazla insan Corona virüsünden etkilenmiş, beş yüz bine yakın kişi hayatını kaybetmiş durumda.
Bunlar yaşanırken tüm devletler bir şekilde ekonomilerini ayakta tutmak için birtakım önlemler alırken, bir yandan da salgının yayılmaması için sağlık önlemlerini elden bırakmadan ortamların normale dönmesi için uğraş veriyorlar. Bütün bunların hepsi ayakta kalabilmek için verilmekte olan uğraşlar.
Ben bunlarla ilgili haberleri araştırıp, okurken bir yakınımdan bir telefon aldım. Yakınım, seksenin üzerinde, yasak olsun olmasın sokağa çıkabilmesi oldukça güç olan bir kişi. Bana söylediği, kendisine bir telefon geldiği ve telefondaki kişinin kendisine, yıllar önceden kalan ve tahsil edememiş olduğu bir miktar para ile ilgili bir gelişme olduğu ve bu konuda kendisine yardımcı olmak istediğini söylediği. Hem konunun hassasiyeti hem de yaşının getirmiş olduğu sağlık durumları nedeniyle fazlasıyla heyecanlanmış tabi. “Böyle bir şey gerçek olabilir mi?” diye soruyor. Zira, telefondaki zat, yakınımın bir şey yapmasına gerek olmadığını, kendisinin eve gelip, birkaç kâğıt imzalatacağını, zaten pandemi nedeniyle sokağa çıkamayacağından, işlemleri yürütecek birisine gerek olduğu, bu kişinin de seve seve kendisinin olabileceğini söylemiş.
Neticede hastalığın tüm çevreyi ürküttüğü bir dönemde, yaşlı bir insanı, nasıl ve nereden elde ettiğini bilemediğim bilgilerle dolandırma girişimi olduğu açık. Fırsatçılık. Sözlüğe baktığımızda, fırsatçılığın açıklamasını ; - Fırsatçı olma durumu. - Güç durumlarda, davranışlarını ahlak kuralları veya düzenli bir düşünceden çok, çıkarlarına uyacak biçimde ayarlamayı amaçlayan tutum, oportünizm, olarak görüyoruz. Her dönemde bu tarz insanlarla karşılaşabildiğimiz gibi, özellikle kriz dönemleri bu insanların yoğunlaşmasına imkân yaratır.
Şu pandemi dönemi de kendi fırsatçılarını yarattığı ortada. Yaşlı insanları dolandırmaya yeltenenler, takılması zorunlu maskeleri fahiş fiyata satanlar, anti bakteriyel solüsyonları sağlıksız koşullarda hazırlayıp halka sunanlar, beş liralık ürünü yirmi liraya satanlar… bu tarz insanları çoğaltabiliriz. Belli ki bu insanlar insanlıktan nasiplerini almamış fırsatçılar. Aslında fırsatçılığı da ikiye ayırmak gerekir. İlki, uyanıklar, bunlar hayatta önüne çıkan fırsatları değerlendirebilen, gözü açık insanlar. Bu kişiler, neticede kimseye zarar vermeye değil, sadece ortaya çıkan imkanları diğerlerinden hızlıca değerlendirebilen kişiler; açıkgözlüler. Diğer grup ise hayatlarını çakal gibi yaşayan, çemberinin içinde olduğu insanların ellerindekilerini bir gün tırtıklayabilmek için yaşayan insanlar. Bunlar ise, kendi, fırsatları tamamen kendi çıkarları için kullanan, bunu yaparken de çevrelerine zarar vermekten çekinmeye, ahlak yoksunları; açgözlüler. Ben ilk grup insanı bir şekilde takdir ederken, diğer grup insandan tiksiniyorum. Ama bu insanlar her daim varlar…
Ne pandemi döneminde ne bir başka dönemde bu tip insanların öncelikle hiç var olmaması, varsa da bizlerden olabildiğince uzak olması dileklerimle, Sağlıklı Kalın, Sağlıkla Kalın…