Türkiye bir seçime gidiyor. Adı üstünde yerel seçim. Bu seçimde Belediye Başkanı ya da Meclis Üyesi olacak değerli Adayları maalesef Başkan olacağı yerelde yaşayan halkın değil, Ankara'dakilerin seçmesi bir gelenek haline geldi. Son olarak da bir ile bağlı ilçelerin Adaylarını da o ilin teşkilat Başkanı seçiyor ve genel merkeze bildiriyor. Yani hizmet edeceği şehrin ya da kasabanın halkı yani Adayı en iyi tanıyan asıl seçici tayin ve tercih etmiyor. İl teşkilatı ya da Genel Merkez kimi istiyorsa o aday oluyor.
Yerelde yüzde yüz kazanabilecek adaylar ise Ankara'nın anlaşılmaz tercihi ve siyasetin kitabında yazmayan bir olumsuz kararla göğsünden itelenip aday yapılmıyor.
Burada örnek vermeye kalkışırsak, sayılarını ve her Adayın hikayesine dayanan kimi tespitleri anlatmak lazım ki, buna imkan olmadığı gibi lüzum da yoktur. Çünkü artık Milletimiz bunları tek tek biliyor ve kanaatini Mart sonunda sandıkta bir zarfın içindeki mektupla gösterecektir.
Çok açık ve anlaşılabilir bir durum şudur:
31 Mart günü Türk Seçmeni birilerine öylesine bir tokat atacak ki, Aday tespitinde seçmenin gönlündeki inandığı ve güvendiği Adayı değil de benimsemediğini zorla seçtirme yoluna gittiği Adaya oy vermeyip, " Alın münasip bir yere koyun. Biz bu Adayı istememiştik. Neden önümüze koydunuz. Sizin dediğinizi yapmaya ve onaylamadığımız kişiye oy vermeye mecbur muyuz? Sonuçta kendimize Belediye Başkanı seçiyoruz. Sizin dediğiniz adam olacak diye Ankara'dan dayatma yapmanıza ne gerek vardı? Önümüze bu sandığı koyup, sizin tercih ettiğiniz adaya oy vermemizi istemenize de hiç gerek yoktu. Ankara'da partiler olarak anlaşıp Belediye Başkanlarını bir şekilde seçimsiz olarak başımıza dikseydiniz hiç olmazsa bunca insan halkın karşısına çıkıp " Aday olma yarışında anket mankenine dönmezdi." diyecektir.
Demokrasi edebiyatı da yapılmıyor mu bu memlekette, insan hasta oluyor düşündükçe.
Ne demokrasisi? Neyin demokrasisi?
Uzatmadan ve kısaca belirtmek gerekirse, bu yerel seçimlerde istisnasız tüm Partilerimiz, halktan kopuk ve halkın değer hükümlerini hiç kale almadan hareket etmişlerdir. Tabii ki halk da bunun hesabını sandıkta soracaktır.
Daha sonra yeniden bir genel seçim atmosferi meydana getirilip bu defa yine Ankara'dan seçilecek Adaylarla milletten oy istenecektir.
Efendim sistem değişti, genel seçime de gidilse eskisi gibi olmayacak. Her şeyi Ankara'da kim iktidarı elinde bulunduruyorsa, (Partilerin kendi içindeki ittifakı kastediyorum) yeni bir muhtemel genel seçimde de Adayları Ankara belirleyecektir.
Halk ise Ankara'nın kabul ettiği Adaylarla yapılacak olan yeni bir genel seçimde keza bir ölçüde iradesi yok sayılan bir yığın olarak mutsuz olacaktır.
Bu hikayeler daha uzun yıllar Türkiye'de anlatılmaya çalışılacaktır. Çünkü bizim " CİCİ DEMOKRASİ" mizin gereği budur.
Türk seçmeninin kaderi de bu.
Şimdi bu defaki seçimin silahı zerzevat oldu. Yani şimdiye kadar yaşadığımız çok demokratik seçime zerzevat da katıldı.
Haydi hayırlısı bakalım...