Önceki gün " Ne Yazsam ki? " başlıklı çok kısa bir yazı yazmıştım.
Bu ülkenin sıradan bir vatandaşı ve bir düşünürü olarak hissiyatımı değerli Okuyucularıma aktarmıştım.
Bu kısa yazı artık ülkemin içinde bulunduğu durumlara ve siyasi gelişmelerle didişmelere bakıp, içimden geldiği biçimde kaleme aldığım bir yazıydı.
Özünde şekva vardı. Yani gönül şikayeti...
Ne var ki, her Türk insanının içinde bulunduğu durum da bu olmalıydı ki, bazı değerli dostlarımız bana hissiyatını aktarıp hak verdiler.
Yazımın bir paragrafında, " Bu ülke böylesi bir anguaz haline mahkum edilecek kadar değersiz,bu Büyük Millet bu çapaçul seviyesizliğe mecbur ve mahkum edilecek kadar kıymetsiz mi? " diye sormuştum.
Yaptığım tespitin yanlış ya da haksız olduğunu düşünenler var mıdır bilemem.
Ama bir fikir ve düşünce adamı olarak ızdırabımı başka türlü sitemkar bir ifadeyle anlatamazdım herhalde. Bu zaruri açıklamayı neden yaptığıma gelince:
Değerli dostlar, Bendeniz 50 yılı çoktan aşan meslek hayatımda hiç bir zaman haksızlığa ve hukuksuzluğa tahammül göstermedim.
Hep şeffaf, hep açık-seçik ve net olarak düşünce dünyamla özelliklerimi yansıtan bir üslupta istikrarlı biçimde kalem oynattım.
Evet, bir Müslümanım ve Milliyetçiyim. Türk Milliyetçisiyim.
Bu vasfıma ve bu vasfı çerçeveleyen " Dava " ma leke getirecek her girişimin karşısında olmayı bir vicdani " Vatan borcu " olarak bildim ve böyle inandım.
Çünkü bir çoklarımız gibi benim için de önce Vatanım ve Milletim gelmektedir.
Keza yine bir çoklarımız gibi şahsi çıkar ya da dünyalık servet veya kazip bir şöhret peşinde asla olmadım.
Bunu neden izaha mecbur olduğumu da ifade etmek isterim:
Artık bu ülkede " Gazetecilik " şu veya bu siyasi görüşün iktidar hırsına hizmet için yapılıyor ve kabak gibi ortadan bölünmüş iki grubun mesleği haline gelmiş bulunuyor ise, bizim gibilerin bu iki gruptan birinin çıkarına ve iktidar kaygısına hizmet için çabalaması, bu çok önemli mesleğin ilkelerine kezzap suyu dökmekten başka bir anlam ifade etmeyecektir.
Peki bu konuda onuruyla meslek icra edenlerin nerede ve kaç kişi olduğunu bilen var mı?
Ve onlar hangi haysiyetli meslek örgütünün çatısı altındadır bunu bilen var mı? Yani böyle haysiyetli meslek örgütleri hangileridir onu biliyor muyuz?
Gözü küllenmiş topluma sadece iki ayrı cephenin dalkavukluğunu yapan ve bunu sadece kendi pis çıkarı için yaptığı yolunda kanaatleri inadına haklı çıkaranlarla bizim gibilerin aynı kefeye konulması doğru olurmu?
Değerli Dostlar, Gayet açık ve net ifade etmek istiyorum:
Bu basın ve medyanın, Türkiye'nin sağlıklı geleceğine ışık tutması, yön vermesi imkansız hale gelmiştir.
Buna bir de sosyal medya kepazliğini ekler isek, oturup elimize bir mendil alarak ağlamamız gerekir. Yazık, çok yazık.
Tekrar etmek istiyorum:
Bu güzel ülke ve bu Aziz Millet bunlara müstehak ve layık değildir.
---------------------------------------
NOT: Yıllardır her gün ve hiç ara vermeksizin burada sizlere aktüalite çerçevesinde yazılar yazmakta iken, dün ilk defa bu hicran duyguları sebebiyle bir gün yazı yazamadım.Daha doğrusu içimden gelmedi iyi mi...ÖZÜR!