Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan bir " Yüksek İstişare Kurulu " oluşturulmasına karar vermiş ve bu karar resmi gazetede yayımlanarak resmileşmiş bulunuyor.
Daha önce de toplumun değişik kesimlerinden ve değişik mesleklerde başarısı görülmüş ve şöhret sahibi olmuş kişilerden kalabalık bir " Politika Kurulu " da oluşturmuş idi.
Son kararla oluşturulması uygun görülen Yüksek İstişare Kurulu'na geçmişte Meclis Başkanlığı da yapmış olan muhterem zevat davet edilmiş.
Kurula davet edilen isimler şöyle:
Cemil Çiçek, İsmet Yılmaz, Bülent Arınç, İsmail Kahraman, Köksal Toptan, Mehmet Ali Şahin, Hikmet Çetin.
Bu eski Meclis Başkanlarından başka Kurul'a Devletin üst düzey kademelerinde görev yapan isimlerin de davet edilebileceği ifade ediliyor.
Demek ki Cumhurbaşkanlığı makamında resmi görevliler meyanında hususen de görevlendirilen çok sayıda Danışman hizmetlerin ifası konusunda ve özellikle de memleketin önemli işlerinin tedviri hususunda ihtiyacı yeterince karşılayamamış olmalı ki, böyle bir Kurulun oluşturulması gündeme gelmiş diyebilirsiniz. Ben de böyle düşünebilirim.
Ancak;
Bana göre konu sadece bu kadar net izah edilebilecek neviden değil.
Sayın Hikmet Çetin teklifi kabul etmemiş. Yani reddetmiş.
Diğer atanacak olanların içinde Sayın Bülent Arınç çok mutlu olmuş. " Allaha şükürler olsun " diye de bir açıklama yapmış. Bu arada inceden birilerine de " Gördünüz mü ben nasıl vazgeçilmez bir adamım. Siz de çatlayın " kabilinden sözler söylemiş.
Bu Kurul üyelerine ne maaş verileceğini Sayın Cumhurbaşkanımız tensip edeceklermiş.
Listedeki isimlerden biri hariç hepsi AK Parti'nin eski Bakanlarından ve Meclis Başkanlığı yapmış değerli isimler.
Ama hepsi 70'li yaşların üzerinde.
Devlet ve Parlamento tecrübeleri elbette var. Başkanlık sistemine geçişle birlikte ve daha önce siyaset dışında kalmanın nefsi sıkıntıları içinde tatminsizlik yaşadıklarını adım gibi biliyorum.
Çünkü yaptıkları görevler saltanatlı görevlerdi. Bir elleri yağda bir elleri balda idi. Herkes onlara tabasbus yapıyordu. Milletvekili bile seçilmeyip kenara çekilince hepsinin bir insan olarak sıkıntıya hatta bunalıma girmiş olabileceklerini de düşünebilirsiniz.
Bu yeni görevlendirmenin süresi ne kadar olacak? Kaç para maaş alacaklar? Birer makam aracı ve Şoför ile tahsis edilen bürosunda kaç sekreteri ve yardımcıları olacak henüz bilinmiyor. Ama belli ki olacak bunlar.
Olsun efendim. Gözümüz yok. Hepsi de layıktırlar. Ama vatandaşın bu konuyu nasıl değerlendirdiği de çok önemli tabii ki.
Kurul'a davet edilen Muhterem Zevata bakılırsa, onların Cumhurbaşkanımıza bir danışmanlık yapmayı kabul eden kişiler olarak değil, kendilerini Devletin en önemli danışma kurulunun bir üyesi oldukları havasında bu atamanın keyfini çıkaracakları kesin.
Bizler de vatandaşlar olarak onların mutluluğu ve keyfi için olayı eleştirmeye yeltenmememiz lazım.
Gelelim Sayın Cumhurbaşkanımızın bu kararını niye verdiğine:
Vatandaşın yorumu:
Bu adamlar rahatsızlık veren politik üslubu değişik kişiler. Onları siyaseten kontrol altına almak belki böylece mümkün olabilirdi. Mesela Bülent arınç'ın oğlunu Milletvekili bile yaptılar ama bir türlü tatmin olmadı. Durduk yerde bir laf ediyor ve olay oluyordu. Şimdi artık bunu yapamayacaktır.
Ben ise bu değerlendirmenin sadece Sayın Arınç için yapılabileceğini, belki buna bir de Cemil Çiçek'in eklenebileceğini düşünüyorum. Her ikisi de tecrübeli siyasetçi. Bir kenara itilmiş olmak onların hiç hoşuna gidecek bir durum değildi. Sayın Cumhurbaşkanımız önemli bir formülle bu isimlerin hepsini tatmin etmeyi düşünmüş ve istişareleri için de onlardan yararlanmak istemiştir. Yani isabetli bir iş yapılmıştır.
Gelelim bu Yüksek İstişare Kurulu'nun nasıl çalışacağı ve nasıl faydalı olacağı konusuna:
Cumhurbaşkanımız belli periyodlarla Kurulu toplayıp görüşlerini dinleyecektir. Ama şundan emin olasınız ki, konuşulan ve istişare edilen her konuda kendi kafasında ne varsa onu yapacaktır. Doğal olan da budur zaten...
İşin cafcafının zevkini ise ele avuca sığmayan ve kendisini itelenmiş ve dışlanmış sayanlar çıkaracaktır.
Olsun. Onlara bu zevki tattırmak bile değerlidir. Hiç bir sorumluluğu olmadığı halde ve yetkili de olmadıkları halde siyaset yapmaya ve kendilerini tatmin etmeye devam edeceklerdir.
Biz her türlü zenginliği olan bir ülkeyiz. Bu muhteremlere verilecek üç-beş kuruşluk maaşı mı söz konusu edeceğiz. Asla!..
Onların hiç birisi zaten bunu düşünmez.
Yeni görevleri hayırlı olsun efendim.
Ha, neredeyse unutuyordum. Eski İçişleri Bakanlarımızdan Apdülkadir Aksu'ya da yeni bir görev verilmiş. Vakıflar Bankası Yönetim Kurulu Başkanı olmuş. Ona da hayırlı olsun diyelim.
Bu konularda sakın olumsuz bir yorum yapmayınız olur mu? Ayıp etmiş olursunuz.