Türkiye'yi sürekli huzursuz eden şey, açık söylemek gerekirse siyasetçilerin ağzından çıkanı kulağının duymaması halidir. Bu geçmişte böyleydi, bu gün de böyle.
Hiç kimse haddini bilerek, mevkiini ve sorumluluğunu bilerek konuşmuyor. Dillerinin pelesengi hakaret ve tehdit sözcükleriyle konuşmayı siyasetin gereği gibi görme hastalığımız var.
İstanbul Belediye Başkanı bu dili kullanan yeni nesil siyasetçilerden.
Ama O, bu üslubu ağabeylerinden örnekleme yaparak kullanıyor.
Mesela üç HDP'li Belediye Başkanının soruşturmalar gereği işten el çektirilmesine öyle şaşılacak bir ifadeyle ve de vesayeti altında bulunduğu İçişleri Bakanlığı'nı tehdit ederek karşı çıkmıştı ki, doğrusu çok şaşırmıştım.
Zira, Belediye Başkanları seçilmiş kişidir, atanmış kişiler onların işine karışamaz gibi bir mantık hem siyasi ahlaka ve geleneklere ve de yasal mevzuata aykırıdır. Çünkü Belediye Başkanları merkezi İdare'nin vesayeti altındadır. Yasa böyle. Yani İllerde Vali'ye bağlı, İlçelerde ve Beldelerde ise idari yönden Kaymakamlara bağlı ve Valilik ve Kaymakamlıkların vesayeti altında resmi kurumlardır.
Bu mevzuatın istisnai hak ve salahiyet tanıdığı hiç bir belediye ve belediye başkanı düşünülemez.
İstanbul'un çiçeği burnunda Belediye Başkanı ve geleceğin Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu görevden el çektirilen Diyarbakır ve Mardin Belediye Başkanlarını ziyaret etti. Bu arada tartışmalı mezarlık ziyaretlerinde de bulundu. O'nun amacı belliydi. Diyet ödediğine herkes inanmaktadır. Çünkü kendisini HDP'lilerin verdiği oylarla seçilmiştir. Bu konuda bilinmeyen bir şey de yok. O'nun HDP'ye yakınlık duyması, onlarla siyaseten aynı davaya hizmet etmesi veya onlara sempati duyması ve onlar tarafından da itibar görmesi normaldir. Buna diyecek bir şey yok.
Ama öte yanda İmamoğlu'nun boşa geçirecek bir dakikam bile yok diye bas bas bağırdığı ve mazbatasını istediği günleri hatırlatanlar da haksız değiller. Şimdi diyorlar ki, "Kaç günlük Başkan ama yaptığı şeyler sadece insanların ekmeğini elinden almak, orda burada gezmek. İstanbul'u sel götürse bile umurunda değil"
Bu eleştiriler yanında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Bey'in Bursa'da yaptığı bir konuşmaya karşı CHP'nin yaman yönetici kadrosundan öyle bir tepki geldi ki, doğrusu şaşırmadım. Dedim ya, Türkiye'de insanları huzursuz etmekte Siyasetçilerimizin üstüne yok.
Önce Bakan Soylu İmamoğlu için ne demiş ona bakalım:
"Buradan söylüyorum: İşini yap, başımızın üzerinde yerin var. Ama işini yapmanın dışında başka işlerle meşgul olursan, pejmürde ederiz. Bu kadar açık ve net. Bu ülke adına, bu millet adına, sağına soluna bakmayız. Yıllardır terörden acı çeken insanlar dururken, terörist cenazelerinde yas tutan adamlara böylesine bir destek Milletimizin de bizim de gönlümüzü acıtır, kimse kusura bakmasın. "
İşte bu açıklamaya CHP'nin Mahalli Yönetimlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit torun özetle şöyle cevap veriyor: " Haddinizi bilin. Siz atanmışsınız, İmamoğlu seçilmiş "
CHP'li Haluk Koç da ağır bir dille şöyle diyor: (Bakan'ın açıklamalarına cevap olarak) " Pert olmak üzere olan pejmürde biri söylüyor "
Özgür Özel ise daha ağır bir dille: " Soylu halkın değil siyasi sahibinin seçtiği onun yerine tehdit ve hakaret eden bir kukladır "
Allah aşkına İmamoğlu'nun HDP'lilerle kucaklaşmasını bu kadar çirkin bir takım ifadelerle savunmak siyasi amacı ne olursa olsun yakışık alıyor mu?
Bu ülkenin İçişleri Bakanı'na " KUKLA " diyebilecek kadar ileri giden CHP'li Yeetkili acaba CHP'ye oy veren halkımızı seçtiği biri mi İmamoğlu ya da HDP'lilerin seçtiği biri mi? Önce kendisini konumlayarak açıklama yapsa ve biraz daha kibar bir dille kendisini ifade etse iyi olmaz mıydı?
Saldırdıkları kişi bu ülkenin İçişleri Bakanıdır. İmamoğlu'nun HDP kucaklaşmasına tepki gösteren Bakan'a böylesine ağır ifadelerle sataşmak ne derece doğrudur?
Vatandaş şimdi bu CHP'li arkadaşların beyanlarını nasıl değerlendirecek bunu biliyorlar mı?
Evet, Ekrem İmamoğlu işini yapsın. O takdirde hepimizin başının üzerinde yeri vardır.
Ama Ekrem İmamoğlu sorunları yığınla günlük, saatlik hatta anlık çözüm bekleyen İstanbul gibi bir metropolün işlerinden ziyade gelecek siyasi hedefleri ve planları için böyle hep işini ihmal eder, belediye hizmetlerine de zam üstüne zam yaparsa, eh, bizim de söyleyeceklerimiz " Aman Başkan dikkat et. Sonunda Pejmürde olabilirsin " den öte gidemez.