İstanbul'daki seçim süreciyle alakalı olarak günlerdir hiç konuşmayan Sayın Binali Yıldırım bir mesaj yayınlamak zorunda kaldı. Aynen Şöyle:
" Son günlerde seçim süreci ile ilgili suskunluğumu yanlış yorumlayanlar var.
Bilinmelidir ki bu tutumum Yüksek Seçim Kurulu karar sürecine saygımın gereğidir. Süreci Partim ve Yetkili Kurullarımızla yakından takip ediyorum.
Seçmen söyleyeceğini söyledi.
Artık söz YSK'nındır.
Nokta.
Saygılarımla. "
Olgun, siyasi terbiye sahibi, tecrübeli bir Siyasetçinin yapması gerektiğini yapmıştır. Saygı duymamak çok ayıptır. Hele de yamık-yumuk yorumlar yapmak tümden ayıbın da ayıbıdır.
Sayın Ekrem İmamoğlu ise bilindiği gibi hala meydanlarda konuşuyor, televizyonlarda konuşuyor, sokakta konuşuyor, konuşuyor da konuşuyor. Oysa İstanbul seçimlerinde çıkan sonuçların bu seçimde bir çok usulsüzlük veya en azından yanlışlıklarla dolu olduğu kısmen yapılan yeniden sayımlar sonucu anlaşılmış bulunmaktadır. İşte Sayın İmamoğlu'nun bir televizyon konuşmasındaki sözleri:
" Fark 24 bin 57 iken 14 bin 87'ye düştü." diyor. Ama genelde bir sayım olsa nasıl bir sonucun çıkacağı konusunda yorum yapmıyor. Ve AK Parti'nin İstanbul halkına teşekkür afişleri asması hususunda şöyle bir iddiada bulunuyor:
"O gece bir darbe yapılacaktı. O afişlerin asılması bile darbe hazırlığıydı. Biz bir darbe girişimini devirdik. Buradan suç duyurusunda bulunuyorum. "
Sayın İmamoğlu'nun kastettiği darbe nedir acaba? Kime ne için suç duyurusunda bulunuyor? Bir Partinin seçim sonuçlarına teşekkür etmek için astırdığı afişler nasıl oluyor da darbe hazırlığı olarak yorumlanıp algılanabiliyor?
Anlayan varsa Allah aşkına bana yazsın da bu sütunlardan okuyucularımla paylaşayım.
Bazıları bunu kabına sığmayan bir genç siyasetçinin PARANOYA'sı olarak yorumlayabilir.
Herhalde daha çok İmamoğlu hikayesi yazacağa benziyoruz.
FATİH ERBAKAN'IN HARİKA AÇIKLAMASI
Bildiğiniz gibi Yeniden Refah Partisi'ni kurup siyasi antremanlar yapan Rahmetli Prof.Dr. Necmettin Erbakan'ın oğlu Fatih Erbakan Saadet Partisi'nin Ankara'daki binasını mahkeme yoluyla boşalttırdı. Şimdi Babasından kalan bu binayı kendi kurduğu Yeniden Refah Partisi'nin Genel Merkezi yapacaktır sanıyorum.
Fatih Bey bu konuda dört dörtlük bir açıklama yapmış. Diyor ki:
" Saadet Partisi'ne bina mı yok?
CHP'nin bodrum katı var,
İYİ Parti'nin arka odaları var.
Hiç olmadı HDP'nin yan binasına giderler "
Rahmetli Erbakan Hocamız sağ olsaydı O da bu kadar, hatta daha da usturuplu bir açıklama ile konuyu anlatırdı.
Bence son yılların en vurucu siyasi beyanatı olmuş.
Hocamıza gani rahmetler dilerken, Fatih Bey'i de tebrik ediyorum.
Herhalde Erbakan'ın oğlu olduğunu her fırsatta gösterecektir.
TURGUT KAZAN DA KONUŞMUŞ
Şimdi tıpkı benim gibi kenara itilmiş ne kadar ideolojik saplantısı olan adam varsa, seçim sonuçları hakkında bir yerlere yatırım yapmak amacıyla açıklamalarda bulunuyor.
Bunlardan birine örnek olarak meşhur solcularımızdan Avukat Turgut Kazan'ı gösterebilirim. Bakınız nasıl bir açıklama yapmış:
"Yapılanlar ikinciyi seçtirme tuzağı izlenimi yarattı.YSK'ya güven iyice tükendi. "
BU bir Hukukçunun yapacağı açıklama olabilir mi?
Seçilip de yasal engeli çıkan Belediye Başkanlarından mazbataların alınıp ikinci en fazla oy alan bir partili Başkan'a görev verilmesi neden mesele oluyor?
İkinci dediklerinin içinde ve seçilme yeterliği olmadığı tespit edilenlerin içinde her iki siyasi kanadın adayları da var. Yüksek Seçim Kurulu'na bu denli acımasız saldırıda bulunmak bir Hukuk Adamına yakışır mı?