Ülkemizin Cumhuriyet tarihi boyunca emsaline hiç rastlamadığımız bir kararla Suriye topraklarında kurulmak istenen bir terör devleti hayalini Mehmetçiğin harika bir harekatıyla engellemesi, 24 saat geçmeden unutuluverdi ve Hükümet aleyhine sapıkça tezviratlar başladı.
Bu tezviratı yapanların artık ham armut gibi boğazını tıkayan Vatanseverler yok mu? Var elbette. Ama garip olan ve insanı şaşkınlığa sevk eden şey, kamuoyu huzurunda hala Suriye Diktatörünün savunulması ve Türkiye'nin bu meselede haksız ve yanlış bir tutum içinde olduğunun iddia ediliyor olmasıdır.
Bunu yapan ukala muhaliflerin sokaklarda nasıl rahat gezebildiğine ve vatandaşın yüzüne nasıl baktığına inanınız ben bir yorum getiremiyorum.
Evet, Türkiye Suriye'de gerekeni tüm dünya karşı koymasına rağmen yaptı ve " Güvenli Bölge " kurma fikrini Mehmetçiğin yiğitliği ve Büyük Milletimizin Hükümete ve ordumuza verdiği güçlü desteği sayesinde gerçekleştirdi. Bundan böyle hedeflenen ve planlanan ne ise onun yapılmasına da aynı kararlılıkla devam edilecektir. Bundan kimsenin şüphesi olmamalıdır.
AVRUPALI DOSTLAR
TUTUŞMUŞ VAZİYETTE
Barış Pınarı Harekatına kesin olarak karşı çıkan, hatta silah satışı yapmayacaklarını falan dile getiren Avrupa'nın üç büyük ülkesinin Liderleri hemen Brüksel'de bir araya gelip ne karar aldılar biliyorsunuz.
Bu üç ülke Fransa, Almanya ve İngiltere'dir.
Bu üçlü adına Fransa Cumhurbaşkanı Macron bir açıklamada bulunarak, önümüzdeki haftalar içinde randevu alarak Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşeceklerini bildirdi.
Şimdi Sayın Cumhurbaşkanı'nın bu açıklamayı duyunca bıyık altından gülmeye başladığını ve " Hayırdır ya; daha dün alayınıza haddinizi bildirmiştim. Hani bize karşıydınız? Hani bizi tehdit ediyordunuz? Şimdi ne oldu da bir araya gelip üçünüz birden benimle görüşmek istiyorsunuz? " diye kendi içinden değerlendirme yaptığını tahmin ediyorum. Bakalım bu üç Avrupalı dostumuzun randevu isteklerinin altından ne hinoğlu hinlik çıkacak göreceğiz. Ama hiç unutmasınlar ki " Hepiniz topunuz gelin " resti onları korkutmuş ve etkili olmuşa benziyor.
Erdoğan böyle bir dörtlü görüşmeyi kabul ederse, siz seyreyleyin Avrupa'daki gümbürtüyü...
Zira Sayın Cumhurbaşkanı onların üçüne birden çok iyi bir ders verecektir.
HER ŞEYİN BİR ZAMANI VAR
Kimi muhalif akıllılar her konuda boşboğazlık yaptıkları gibi, Trump'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yazdığı seviyesizce ifadeler içeren mektubuna neden hemen cevap vermediğini sorguluyorlar.
Cumhurbaşkanı elbette hemen cevap vermezdi. Cevap verseydi bu günden itibaren yürütülecek ilişkiler açısından ve kritik meseleler konusunda kendi elini zayıflatacak bir karşı duruşla ve tavırla karşılaşabilirdi.
Ne tekim, Erdoğan, " Her şeyin bir zamanı var. Zamanı gelince gerekli olanı yapacağını aynen şu ifadelerle dile getirdi:
"Bunu unutmamız mümkün değil. Zamanı geldiğinde gereğini yapacağız. "
Demek ki bu mektuba cevap zamanı, boşboğazlık yapanlara göre mektubu alır almaz olmalıymış ama Cumhurbaşkanı'na göre de öyle değilmiş.
Var mı itirazı olan?
Olsa ne yazar olmasa ne yazar değil mi!...