Şu sıralar ailesinden bir veya birkaç kişinin malum Corona salgını sebebiyle " Dar-ı Beka" ya irtihal etmesinden derin üzüntü duyan insanların haleti ruhiyesini yaşıyor olmak, son derece önemli bir imtihandır.
Bu acıları sık sık ve ardı arkasına yaşamak da varmış nasibimizde.
Tek tesellimiz ve güvenimiz, kaybettiklerimizin geride hafızalarımıza bıraktığı hatıralar ve değişmeyecek olan intibadır.
Önce Amcalarımın hayatta kalan sonuncusu Hacı Hafız İsmail Hakkı Amcamın sevgili biricik oğlu, hepimizin sevgilisi " Çileli " Cafer'i Belçika'da tedavi gördüğü hastanede kaybettik.
Ondan kısa zaman sonra da annemiz kadar kıymetlimiz olan Amcamın eşi Altın kalpli Altın Yengemizi kaybettik.
Bizi en çok üzen ise Cafer'in çileli hayatı ve çok genç yaşta aramızdan ayrılmasıydı. Zira Cafer'in diz kapağından aşağısı gangren olduğu için kesilmişti. Yani tekerlekli sandalyede yaşıyordu. Ama öyle Mübarek bir çocuktu ki, bir kez halinden şikayet ettiğini görmedik, hiç gören de olmamıştı. " Kader-i İlahi böyleymiş. Hakkımızda hayırlı olan buymuş " derdi. Yani İlahi takdire rıza gösterebilmeyi beceren yiğit yürekli, mü'min bir kardeşimizdi.
Bu iki vefat tüm ailemizi derinden üzmüştü.
Ama esas üzülen hayatta kalan tek amcamız Hacı Hafız İsmail Hakkı idi. Ama bir kere olsun, tek evladının çileli hayatı müddetince ve son sıkıntısı ve vefatına sebep olan ani rahatsızlığı sebebiyle, Amcam bizlere örnek olan ibretlik sabrını ve vakarını muhafaza etmişti.
Amcam Hafız İsmail Hakkı Efendi içine gömdüğü acılarına fazla dayanamadı. Üstüne üstlük o da Corona Virüs'e yakalandı ve tüm çabalara rağmen aramızdan ayrıldı.
Bir kaç ay içinde üst üste yaşadığımız bu acıların elbette bir imtihan olduğunu biliyor ve teslimiyetle Cenabı Hakkın takdirine rıza, yaşadıklarımıza tevekkül ve sabırla katlanıyoruz. Sonuçta sayılı nefesimiz bittiğinde bizler de onların gittiği yere gideceğiz.
Yirmi Bin'den fazla kardeşimizi yitirdik. Bu salgında hayatını kaybedenlerin geride bıraktıklarının neler yaşadığına yakinen nefsimizde şahid olduk. Ateş düştüğü yeri yakar diye bir söz vardır. Evet yürekler yandı. Ama duadan başka yapılacak pek de bir şey yok.
Rahmetli İsmail Hakkı Amcam hafız idi. Çok sade bir hayatı vardı. İlçemizde ve çevresindeki diğer ilçe ya da kasaba veya köylerde bir cenaze olduğunu duyarsa arabasına biner doğru taziyeye giderdi. Kur'an okur başsağlığı diler ve evine dönerdi.Şahsen tanımadığı insanlar için de bu adetini ve faziletli görevini Allah rızasını kazanmak için yapardı. Çiftçilik yapardı. Hali vakti yerindeydi. Hayatında hiç borçlanmadığını, faize tenezzül etmediğini, hiç başkaları hakkında konuşmadığını, herkese yumuşak üslupla ve iyi niyetle yaklaştığını, hayrını hasenatını gizlice yaptığını, dünya malına, paraya pula hiç ama hiç önem vermediğini, tamahkar olmadığını, Anadolu insanımızın tüm güzel vasıflarını haiz olduğunu herkes bilir ve O'na büyük saygı gösterirlerdi.
Ailemizin benden yaşça büyük yaşayan en kıdemlisi idi.
Sevgili Amcamı kaybetmenin derin tessürüyle sarsıldım. O'ndan sonra yaş itibariyle ailemizde en büyük bendeniz kaldım. Hayatımda büyük sıkıntılar, üzüntüler, sağlık sorunları, ölümcül hastalıklarla mücadele mecburiyeti gibi durumlar yaşadım.
Birçok insan gibi, Annemi, Babamı, Amcalarımı, Haalalarımı,onların bazı evlatlarını,sevdiğimiz çok sayıda komşumuz ve akrabalarımızı Ahiret yolculuğuna uğurladım.
Hepsinin kaybı kadar, bugün Türkiye'mizde tanımadığım 20 Bin'den fazla kardeşimizi de kaybettim.
Hepsine Yüce Rabbimizden gani rahmetler, mağfiretler niyaz ediyorum.
Biliyorum ve biliyoruz ki, hepimiz vakti saati gelince onların çıktığı ebedi yolculuğa bizler de çıkacağız. O sebepledir ki, ne olur birbirimizi sevelim. Kardeşliğimizin kıymetini bilelim. Yalan dünyanın aldatıcı fani bir mekan olduğunu, neyimiz varsa bir gün burada bırakıp, iki metrelik bir kefenle toprağa gömüleceğimiz aklımızdan çıkarmayalım.
Yüce Peygamberimiz Hazreti Muhammed Aleyhisselam, " En akıllı insan ölümü hiç bir zaman aklından çıkarmayan insandır " buyurmuşlar.
Allah'a emanet olunuz, kendinize, sağlığınıza dikkat ediniz Kıymetli Kardeşlerim.