Felaketlerden ders almak, hayırlı sonuçlara kapı aralamak, hayatın kıymetini, kendimizden başka insanların hayatı hakkında ibretli durumlara, mahrumiyetlere ve çaresizliklere bakarak halimize şükretmek, daha da önemlisi sabrın ne olduğunu anlamak ve yaşamak, sanırım Korona Virüs salgınının bize verdiği zarardan çok faydalarını da düşündürüyor.
Değerli Ağabeyim, Aziz Dost, çok Kıymetli bir Mühendis de olan eski Sanayi Bakanımız Muhterem Ali Coşkun Beyefendi ile bayramlaşma görüşmemizde Korona Virüsü muhabbeti de yaptık.
Ali Ağabey her görüşmemizde çok ibretli, hikmetli nasihatlerde bulunur ve bundan anlatılmayacak kadar önemli Virüsün ne olduğunu Mühendislik açısından anlattı.
Dedi ki:
" Bu virüsün büyüklüğü hakkında bir bilgin var mı? Bu virüs, 0.18 sıfır virgül ve 1 büyüklüğündedir."
Matematikte hiç duymadığım mikronun daha küçüğü, Nano'dan da küçük olarak anladığım bir matematik terimiyle, dünya insanlık alemini üç-dört ay içinde mahveden canlı organizmanın tahribat gücünü anlattı.
Yine " Subhanallah!" demekten kendimi alamadım.
O kadar etkileyici bir anlatımla Yüce Rabbimizin insanlara neler yapabileceğine değinen Ali Ağabey, " Bu da büyük bir imtihandır. Ama anlayabilene " dedi.
Elbette öyledir. Bu büyük bir imtihandır ki, " Kebir-i Kainatın " içinde ne var ise insan dediğimiz aciz varlığın bedenine yerleştiren Yüce Yaratanımızın kudretini gösteren müthiş bir " Mucize " de sayılabilir.
Evet, kainatta yaratılmış olan ne varsa, tuz, şeker, su, asitler, aklımıza gelen gelmeyen, bildiğimiz bilmediğimiz belki de milyonlarca maddeyi insan oğlunun vücuduna bir ahenk içinde yerleştiren Allah Teala, bu yaratığının ceset ve ruhtan ibaret bir " Mükemmeliyet " abidesi olan eserini, istediği zaman bir virüs dalgasıyla yok edebileceğini de göstermiştir.
İnsanoğlu tam anlamıyla aciz kalmış, can derdine düşmüş, en kıymetli yakınlarını bir kaç gün içinde bu salgında kaybetmiştir.
Henüz ne ilacı ve ne de aşısı vardır. Bulunabilir mi o da belli değildir.
Tıpkı " Ölüme çare bulunamadığı " gibi.
Yani yaşayabilmek, salgınlardan hastalıklardan korunabilmek ya da kurtulabilmek şu ya da bu şekilde mümkün olabiliyor.
Ne var ki;
ÖLÜME ÇARE ASLA BULUNAMIYOR.
Bu salgının çıkış sebebini bir yarasanın gövdesindeki değişimle yaratan ve tüm dünyaya yayılmasını irade buyuran Yüce Allah, belki çaresini de verecektir.
Diyelim ki bir kaç ay sonra salgın bitti. İnsanoğlu aklını başına alıp bundan gereği gibi ders çıkaramaz ise daha şiddetlisini beklemelidir.
Bendeniz, Suriye'de insanların kitleler halinde katledilmesine izin verenlerin akıllarına, işledikleri suçların bir cezası olarak Korona'ya yakalandıklarını getirip getirmediğini merak ediyorum.
Suriye'de 4-5 yaşlarında bombalarda ölümcül yaralar alan küçük bir yavrunun ölmeden önce annesine, " Anne ben onları Allah'a şikayet edeceğim " demesini ölene kadar unutmayacağım.
Bu milyonlarca insanın kanına giren ve bundan hisse çıkaramayan alçaklar dünyasını daha çok Korona Virüsler ziyaret eder.
Henüz Kovid -19'dayız.
Bunun 20'si,21'i, Yüz yirmi bir hatta iki bin'e kadar binlerce versiyonu vardır ve onu da yaratan Kudret Sahibi bellidir.
Ümit ve temenni ederiz ki, salgında ödü kopan ve kiliselerinde Ezan-ı Muammedi okutan " öbür dünyanın " toplumları, akıllarını başlarına toplar ve dünya bir süreliğine derin bir nefes alır.
Olmaz ise, hazırlanılsın Kovid serisiyle can verme kaderine...