Türkiye'nin yığınla sorunu olduğunu herkes söylüyor. Ama birileri bu sorunları derinlemesine biliyor, yükün altında sorumluluk duygusu ile gece gündüz demeden yıllardır çalışıyor, şimdiye kadar hiç eşi ve benzeri görülmedik bir biçimde çeşitlenerek üzerlerine yığılan yükün altından kalkmaya çabalıyor.
Öte yandan bir yerel seçimi bahane ederek, " Yeter artık. kısacık bir zaman içinde Biraz da yeni bir siyasi Lider çıkaralım, ona fırsat verelim, önce İstanbul'a Belediye Başkanı olsun, sonra hemen O'nu Cumhurbaşkanı yaparız " diyor.
Allah sizleri inandırsın; hiç bir siyasi tarafgirlik hesabına bu değerlendirmeyi yapmıyorum. Yukarıdaki düşünceleri siyasi tercihine esas alan insanlara sormak lazımdır; bu ülke öyle bir iki sene içinde Türkiye'yi yönetebilecek beceriyi, bilgiyi, tecrübeyi nasıl kazanıverecek ve Türkiye'ye hizmet edecek. Hatta iddia ettiği konularda ne biliyor ve Devlete ait hangi önemli bilgi ve birikime sahip ki, İstanbul'a Belediye Başkanı seçilecek, sonra da bir zıplayışta Cumhurbaşkanı olup ülkeyi yönetecek?
İşte bu macera heveslilerinin arkasına takılan ve kendisine göre de bu maceracı siyasi yaklaşımına bahane üretmeye çalışanlara buradan bir kaç soru sormam gerekiyor.
1- Diyelim ki, bu yakışıklı genç arkadaşı 4 yıl İstanbul Belediye Başkanı olarak sırtımızda taşıdık. Belediye Meclisi de kendisine ait bir çoğunluktan oluşmamasına rağmen, tekerinin önüne taş konulmadı. Görev süresini tamamladı ve çıkıp " Ben artık Cumhurbaşkanı olmalıyım " dedi ve hepimizden oy istedi. O'nun hangi Hükümet etme tecrübesine inanabileceğiz ve oy vereceğiz.
2- Türkiye'nin hangi iç meselesinin öncelikli olduğuna tek başına karar verebilecek ve alacağı kararları uygulayabilecek?
3-Uluslar arası camiada şimdi Erdoğan'ı devirmek için planlar yapan dış güçlerden hangisiyle hangi konuda memleket meselelerini müzakere edebilecek ve doğru olanı yapabilecek? Kiminle, hangi ülkeyle öteden beri devam eden hangi Ekonomik konularda ahkam kesmek, pembe tablolar vadetmek çok kolaydır. Bırakınız Türkiye'nin ekonomik sorunlarını çözmeyi, İstanbul'un hangi temel sorunu hakkında hangi projeyi ortaya koyabildi de bunların hangisini hangi imkanlarla ve nasıl çözüme kavuşturacak. Nurettin Sözen gibi evlere süt dağıtmayı vadediyor. İyi de bu süt dağıtımı hangi temel sorunumuzu halledecek.
4-S-400'lerden bile bahsediyor. Hep genel politikalara değgin laflar ediyor. İşsizliği çözeceğini vadediyor. İstanbul'u yemyeşil hale getirmeyi vadediyor. (Tabi yeşillendirilecek arazi bulabilirse) Bu arada Türkiye'nin genel sorunlarına dönüp yine büyük büyük laflar ediyor. Hem de boyunu çok aşan laflar. Ama henüz şu İstanbul'u kazanıp kazanamayacağı bile belli değilken. Kazanamazsam ortalıkta goygoycuların şişirmesine gelip siyaseten perişan olursam halim ne olur? diye hiç düşünmediği anlaşılıyor.
Daha bir çok şeyi sayabiliriz.
Ama bir de şunları söyleyenler var:
-Efendim Tayyip Erdoğan da siyasete böyle başlamadı mı? Sonunda geldiği noktayı gördük. Bu neden olmasın?
Kardeş olsun olsun da önce şu İstanbul'u bir kazansın. Sonra CHP gibi bir partinin, Kılıçdaroğlu gibi hırslı bir figürün emrinde olduğunu asla unutmasın.
Sayın Kılıçdaroğlu İstanbul seçimleri için fazla ileri gitmeyecekmiş. İşi sadece Adaylarına bırakmış. Nasıl olsa kazanır diyormuş.
Oysa hiç kimsenin hesap etmediği bir siyasi incelik var. O da şudur: Kılıçdaroğlu İstanbul'a Belediye Başkanı Adayı oldu ve kazanamadı. İmamoğlu kazanırsa bundan herhalde çok mutlu olmayacağını anlamıştır. Çünkü İstanbul'a değil, Türkiye'ye oynuyor ve ileride Cumhurbaşkanı adayı olabileceği konusu gündeme geldiğinde televizyon ekranlarında mutluluktan ağzı kulaklarına varıyor. Böyle Çanak sorulara da bayılıyor. İstanbul'un önemli meseleleri sorulduğunda ise, " Türkiye'nin meselelerinden" dem vuruyor.
Tüm bunları izleyen Kılıçdaroğlu'nun " İnşallah seçimi kaybedersin de o zaman seninle görüşürüz " tavrı içinde olduğu açıkça görülüyor. İstanbul'da kampanyalar yapmaması da bunun açık bir delilidir.
Türk seçmeni bu konuları aynen benim gibi yorumluyor. İstanbul'dan başlayacak derin bir maceraya izin vermemek için de 23 Haziran'da oyunu sağduyu ile kullanacak.
CHP Adayının HDP, İyi Parti ve diğerleriyle işbirliği yaparak seçime gitmesinin hiç bir dikkate alınacak konu olmadığı vatandaşın sabit fikri gibi görülüyor.
Vatandaşlar, " Biz bu kadar maceracı değiliz arkadaş sen biraz daha olgunlaş da gel " diyeceğe benziyor.
İstanbul halkı gelinen gün itibariyle AK Parti'de karar vermiş gözüküyor.