Bu meseleye dair bir yazı yazmak, yorum yapmak ve kendi düşüncelerimi burada okuyucularımla paylaşmak konusunda epeyce iç muhasebe yaptım.
Şehir Üniversitesi konusundan bahsediyorum.
Meseleyi neresinden tutarsam elimde kalacağını bile bile fikrimi açıklamayı nedense bir zorunluk olarak gördüm.
Vicdanıma danıştım.
Fikri namus ve gerçekler bana bir kaç noktada tespit yapma hususunda teşvik etti.
1- Şehir Üniversitesi adında bir eğitim kuruluşu var. Buranın arazisi, dönemin Başbakanlığı tarafından belli bir süre için tahsis edilmiş. Daha sonra bu arazi teminat gösterilerek bir Devlet Bankasından 420 Milyon Lira gibi bir kredi alınmış. Daha sonra bankaya olan borç ödenmemiş veya ödenememiş.
Bu arada eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun yakinen ilgilendiği bu üniversite Davutoğlu'nun tam da parti kuracağı günlerde önüne " Yolsuzluk yapıldığı " biçiminde konulan çok kötü bir kavga sebebi olarak konuluverdi.
Sayın Cumhurbaşkanı dönemin Başbakanı, Maliye Bakanı ve şimdilerde bir başka parti kurma çalışmaları yapan Ali Babacan'ı da bu meseleden dolayı ağır bir dille suçladı.
Gayet net bir dille "Yolsuzluk yapıldığını " söyledi. Elbette bu konuda Vatandaşların yorumları ve kanaatleri hesaba katılmış olmalıdır.
Ama meseleye kamuoyu bakışının ve kanaatinin sadece Ahmet Davutoğlu'nun suçlu olduğu şeklinde olmamıştır. Maalesef ve maalesef böyle olmamıştır.
2- Parti kurup ne yapacağı merakla izlenen Ahmet Davutoğlu'ndan gelecek çok sert bir cevabın ise hiç hesap edilmediği, hatta tahmin bile edilmediği kanaatindeyim.
Davutoğlu, kamuoyunda belki iki tarafın da hesap edemediği biçimde siyasi puan kazandırması muhtemel suçlamalarla cevap vermiş, üstü kapalı olarak çok konuşulan dedikodularla ilgili imalarda bulunmaktan çekinmemiştir. Ne kendisinin ne oğlunun ne kızının ne gelininin ne de eşinin hiç bir şekilde suçlanacak durumu olmadığını söyleyerek, çok yaygın bir siyasi dedikoduya kapı aralamıştır.
3- Bu meselenin aslında iki tarafa da olumsuz sonuçlar getireceği maalesef hiç hesaplanmamış gibidir. Ya da bize öyle geliyor. Ama bunca yıl birlikte siyaset yapan, sorumluluk üstlenen ve memleketin kaderine hükmetmiş tarafların sırf siyasi amaçlarla böyle bir tartışmaya kapı aralamaları kesinlikle kimseye fayda sağlamamış, ancak ve sadece siyasi muhaliflerinin işine yaramıştır.
Bu konuda daha ne yazmalıyım bilemiyorum.
Bildiğim bir şey varsa, birileri kendi siyasi hırsı ve siyasal intikam alma duyguları sebebiyle memlekette zaten morali bozulan seçmen vatandaşları kendilerinden uzaklaştırmaya olabildiğince gayret gösteriyorlar.
" Tencere dibin kara " söylemleriyle bu ülkeye hiç bir hizmet ve iyilikte bulunulamayacağı düşünülmeden, çok kötü bir tartışma başlatılmış oldu. Böylece kazanan kimse olmadığı ve olamayacağı gibi, kaybedenler eski yol arkadaşları oldu.
Samimi temenni ve arzum, bu siyasi üsluptan vaz geçilmesidir. Çünkü vatandaşın bu konularda çok dikkatli olmasından mütevellit olumsuz siyasi sonuçların ortaya çıkması kaçınılmaz olur.
İnşallah kimse bu yazımdan dolayı kusuruma bakmaz efendim.