Yazımın başlığına  yukarıdaki gibi değil, aslında  " VAH VAH VAAAH !.." ifadelerini yazmalıydım.

Olsun, her iki ifade de şahsen bendenizi hayrete hatta dehşete düşürmüş olan üç açıklama

 Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Eski Başbakanlardan Ahmet Davutoğlu ve bizim Temel. Yani Temel Karamollaoğlu.

Bu üç siyasetçi de güya temelde aynı dünya görüşünü savunuyor gibidir.

Meemleket meselelerine gelince yine aynı görüşleri ileri sürmüşlerdir.

Örnek mi? Alın size son örnek:

Bakınız nasıl dehşetengiz bir anlamsızlığın ve yakıştırılması çok zor olan bir tavrın ifadesi sayılan üç açıklama:

(Bu açıklama HDP'den falan gelmiyor. CHP'den ve onun Genel Başkanından da gelmiyoır. Ya da neden bu konuyu es geçti bilmiyorum ama İstanbul Belediye Başkanı ve gelecekteki Cumhurbaşkanı Adayı (!) Ekrem İmamoğlu'ndan da gelmiyor. )

ABDULLAH GÜL: Daha yeni seçilmiş Belediye Başkanlarının " BU ŞEKİLDE" görevden alınmaları  demokrasimiz için doğru olmamıştır.

AHMET DAVOTOĞLU : Bu karar toplumsal barışa katkı sunmayacağı gibi, terörle  mücadeleyi de zaafa uğratabilir. Terörle en etkili siyasi mücadele demokratik temsili aşındırmakla değil, milletin gönlüne girip seçim kazanmakla  verilir.  

Davutoğlu açıklamasında şu büyük lafları da ediyor:

Bu karar demokratik sistemin ruhuna aykırı. Seçimle gelenlerin seçimle 

ayrılması, milli irade ilkesinin gereğidir.

TEMEL KARAMOLLAOĞLU: İktidarın bu tavrı hakkı dikkate almadığı gibi halkı da dikkate almamaktadır. Milli iradeye ipotek koymaktır.

Bu ALEL ACELE  twitter'den yapılan açıklamaları sizler nasıl değerlendirirsiniz bilemem. Ama bizim Temel'in açıklamasına zaten diyecek söz bulamadığım için yorum yapmaya da değer bulmuyorum.

Ama ikisi de bu gün iktidarda olan AK Parti'nin önemli siyasetçilerinden olan Abdullah Gül ve Ahmet Davutoğlu'nun bu ülkenin en önemli makamlarında ülkemizin en önemli sorunu olan bölücü terör konusunda iş başında iken neden başarılı hizmetlerde bulunamadıkları ve bu belayı ortadan kaldıracak bir siyasi formülü geliştirmedikleri yaptıkları bu son açıklama ile net olarak anlaşılmıştır.

Diyarbakır, Mardin ve Van'da (Kanunlarımızda tarifi olmadığı halde ) kendilerine Eş Belediye Başkanı ünvanı verip belediyeleri PKK'nın yuvası haline getirmeye başlayan 

kişilerin görevden alınıp yerlerine Valilerin atanması  öyle sıradan bir Devlet tasarrufu mudur?

Buna karşı çıkmak kala kala bu üç muhtereme mi kalmıştır?

Böyle mi parti kuracaklar?

Bizim oylarımızı böyle mi alacaklar?