Elbette haklı olmak her zaman iyidir.
Bir kişi ya da kurumla herhangi bir anlaşmazlık konusunda yüzde yüz haklı durumda iseniz bu çok iyidir ama bu haklılığınızı anlatabilmek bazen gayret ister, çalışma ister, hatta fedakarlık ister.
Uluslararası anlaşmazlıklarda bu tümüyle ve her yönüyle böyledir.
Yani haklı olmanız yetmez, haklı olduğunuzu kabul ettirebilmeniz sizi arzu ettiğiniz sonuca götürebilir.
Nasıl olsa ben haklıyım, gün gelir hakkımı alırım diye yan gelip yatmak bir ülkenin asla çıkarına olmayan bir tutumdur.
Böyle bir tutum görülmüş müdür?
Türkiye'nin milli çıkarları konusunda şimdiye kadar böyle yan gelip yatılmış mıdır?
Haksızlık yapmamak lazımdır. Elbette yan gelip yatıldığı söylenemez.
Uluslararası ilişkilerimiz imkanlar ve fırsatlar açısından kesintisiz takip edilmiş, çok değerli Dışişleri Bakanlarımız ve Hariciye mensubu Diplomatlarımız tarafından günümüze kadar bütün Milli çıkarlarımız etrafında yoğun diplomatik faaliyetler planlanmış ve gereken yapılmıştır.
Ne var ki, Türk Hariciyesi şimdiye kadar kendisine tanınan imkanlar çerçevesinde çalışmalar yapmış, çoğu zaman da haksız yere tenkide uğramıştır.
Dış politika konuları sonunda Hükümetlerin, Liderlerin iradesine bağlı ve uygun olarak şekillenegelmiştir. Bu da tabii bir durumdur.
Gelinen bu gün itibariyle Hariciye kadrolarının arkasında Devlet iradesi vardır.
Bu sağlam iradeyi güç kaynağı olarak gören tüm Dışişleri mensuplarımız, güvenle, azimle ve kararlılıkla ülkemizin çıkarlarını, uluslararası hukuk normlarını özenle dikkate alarak faaliyetlerini sürdürrmektedir.
Dün böyle miydi?
Tartışabiliriz.
Zaaflarımız var mıydı?
Tartışabiliriz.
Ama geçmişte ülkemizin dış politika konularında Hariciyecilerimizin ardında çelik iradesiyle duran bir İktidar var mıydı?
Bunu da tartışabiliriz.
Milli Birlik ve beraberlik şuuruyla, herkesin hakkını vererek eleştiri de yapabiliriz.
Ne var ki, bugün EGE'de, Akdenizin sularında Milli çıkarlarımızı gündeme taşıyan ve bunları her türlü askeri varlık, teknik imkan ve kabiliyetle güçlü bir biçimde ortaya koyan bir Siyasi İrade vardır.
Ve bu gün başını kaldırmış ve çıkarlarından asla taviz veremeyeceğini, zamanında kaybettiklerini de almaya muktedir olan, bu yolda mesafe kat eden bir İRADE vardır.
Her zaman her konuda haklı olmak yeterli olmayabiliyor.
İşte Ege ve Akdeniz'deki haklarımız ve çıkarlarımız konusunda takınılan düşmanca tavır buna açık örnektir. Haklı olmanın yanında, haklılığınızı kabul ettirmek de önemli bir marifettir.
Haklılığınızı sonuna kadar savunmak ve fakat kabul edilmiyorsa, bu konuda sonuna kadar mücadele ederek gerekirse zor kullanmak da aklımızın kenarında durmalıdır.