Senelerdir bu köşede yazılar yazmaktayım. Bazen elimde olmayarak, benimsenmesi mümkün olmayan hadiseler, davranışlar ve haksızlıklar karşısında adeta isyan ediyor ve ağır yazılar da kaleme alıyorum.
Bunun sebebi; " Haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytandır " Hadisini bilmemizdir.
Kim nerede ne şekilde ve ne zaman haksızlık yapıyor ise, buna karşı gelmek adeta üzerime farzmış gibi geliyor.
Sonuçta oturup buradan o haksızlığa karşı inandığım doğruları ifadeye çalışıyorum.
Yapılan haksızlıklar kimden ve hangi taraftan, hangi görüşe mensup insanlardan gelirse gelsin, düşüncelerimi açıklıyor, Okuyucularımla paylaşıyor, açıkçası bir düşünce adamı olarak gayet net bir şekilde tavrımı ortaya koyuyorum.
Bizim mesleğimizin mahiyeti ve asıl işlevi de budur zaten.
Elli yılı aşkın zamandır Yazılı basınımızda ve diğer medya organlarında hep bunu yapmaya çalıştığımızı bilen dostlarımız da az değildir yani.
Son yıllarda Türkiye'mizin karşı karşıya geldiği ve çoğu bizden kaynaklanmayan sebeplerle ve küresel çapta meydana gelen olaylarla alakalı durumu bahane ederek, Devletimizin Yöneticilerine saldıranları affedemiyorum.
Sadece basit iktidar hırsıyla veya çıkar hesaplarıyla kim Ülkemizin, Devletimizin, Hükümetimizin yanında değil de Türkiye'nin düşmanlarının çizgisinde yer alıyorsa, onlara hasımlık derecesinde kızgınlıklarım husule geliyor ve bunu da yazarak Okuyucularımla paylaşıyorum.
İleri sürdüğüm görüşleri, yazdığım yazılardaki inandığım doğruları kabul etmeyenler de olabilir. Onlara da saygım vardır.
Buradan siyasi tarafgirlik ve inançlar, hatta saplantılar sebebiyle bize karşı nefret hissiyle dolu olanlar da çıkabilir. O da onların sorunudur deyip geçeriz.
Çünkü, bizim genellikle mutabık olduğumuz siyasi İktidarın değil de, Devletimizi bu gün asla tasvip etmediğimiz bir siyasi Parti ya da Partiler yönetiyor olsa,yani bu günkü Muhalifler Hükümet olsa, onlara karşı da adil olmayı, saygı duymayı ve başarıları için destek olmayı meslek haysiyeti ve ilkelerimiz adına tercih ederiz.
Körü körüne muhalefet, satılmış kalemlerin işidir.
Sadece kendi çıkarı ve dünyevi kaygıları için " Siyasi yalakalık " yapanlarla farkımız da budur.
Bu erdemli tutumu ilke edinmeyenler memleketin en gözde tatil beldelerinde milyonluk yazlık villalara sahip olmuşlardır. Yazdıkları gazetelerden veya çalıştıkları medya kuruluşlarından Amerikan Doları ile maaşlar alarak yalakalıklarına devam edebilirler. Ama bu tipler dünyalık olarak her şeye sahip olabilirler. Ama İTİBAR SAHİBİ olamazlar.
Gün gelir hırsları, ahlaksızlıkları, kanunsuz tutumları ve işleri sebebiyle hem kamuoyunda ve hem de Devletin Kurumları karşısında zor duruma düşerler.
Bu tür ruhsuz ve ilkesiz meslek adamları belli bir zaman sonra tamamen itibarsız ve kimsenin selam bile vermediği kişilere dönüşürler.
Buradan bahsettiğim özelliklerde, isim isim sayabileceğim onlarca Gazeteci vardır.
Ayrıca yakın tarihte Türkiye'nin en güçlü basın kuruluşlarına, banka ve Holdinglerine sahip olup da ülkede darbe yapmak için bu kuruluşlar sayesinde biti kanlanan, sonuçta darbe yoluyla, dış güçlerin destek ve yardımıyla ve onların plan ve projeleri doğrultusunda ülke yönetimini ele geçirmeye çalışanları da gördük.
Onlar hakkında da geçmişte bu düşüncelerimizi herkesle paylaşıyor, Ülkemizin ve Milletimizin huzur, istikrar ve bekası için nasıl bir tehdit ve tehlike oluşturduklarını yazıyor, çiziyor ve konuşuyorduk.
Bu düşünce ve inançlarımız sebebiyle mahcup olmadık.
Bundan böyle de doğru bildiklerimizi yazıp çizecek ve yeri geldiğinde konuşmaya devam edeceğiz. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmamalıdır; olacağını da sanmıyoruz.
Evet; Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.
Biz ömrümüz müsaade ettiği sürece asla susmayacağız!..