CHP kaynaklı politik tiyatro benzeri oyunun birinci perdesini seyrettik.
Neyin ne olduğunu anladık.
Şöyle ki:
Cumhurbaşkanı Erdoğan hiç bir CHP'liyle görüşmemiş. Hiç bir CHP'liye de " Genel Başkanlığa aday ol seni destekleyeyim " dememiş.
Zaten bu iddiayı ortaua atanların dünya yıkılsa böyle bir şeyin olamayacağını düşünemeyecek kadar aptal oldukları da anlaşıldı.
Oyunun birinci perdesini, oyuncuların ne yaptıklarını anlatırken, zaman zaman ağzınızı bırakıp başka yerlerinizle güldüğünüzü düşünerek izledik.
Baş Aktör " Duayen " Gazeteci, " Kaynağını açıkla " baskıları karşısında olgun bir eda ile ve ilkeli biri olduğunu iddia ederek, milyonlarca TV izleyicisine hitaben aynen şunları söyledi:
"Bir gazeteci kaynağını açıklar mı? Çok ayıp bir şey olmaz mı? Yakışır mı yani?"
Sonra da son yüzyılın en en pişkin Gazetecisi olduğunu gösterecek şu sözleri söyledi iyi mi:
" Benim bu işle bir ilgim yok! Ben aldığım bir haberi naklettim. Tamam özür diliyorum. Ben yanıldım hata yaptım."
Hani özürü kabahatinden büyük derler ya öyle bir şey.
Kaynağını açıklamanın " Ayıp " olduğunu söylemişti ya.
Aradan saatler geçmedi ki, kaynağını da açıkladı iyi mi...
Oyunun birinci sahnesinin arasında herkesi aldı bir gülüşme...
Bu " Kumpas Oyunu"nun ikinci perde aralığından sonra olanlar ise kumpas komedisini bir nevi drama dönüştüren sahnelerle doluydu.
Şöyle ki:
CHP Sözcüsü Sayın Öztırak, " Amaç CHP'ye kumpas kurmaktır " dedi dedi iyi mi.
Sahneye Tecrübeli bir Duayen daha girdi.
O da Sayın Uğur Dündar idi. Bu kumpas haberini yayınlaması için kendisine de baş vurulduğunu, ama bu oyunu farkettiğini belirterek şu açıklamayı yaptı:
" Bu CHP Genel Merkezi kaynaklı bir algı operasyonu. Ben bunu yayınlamayarak bir kumpasın aleti olmadım. Bu bir tezgah ve kumpas.Kemal Bey'in Türkiye toplumuna bir özür borcu var "
Sahnede bu olaylar izlenirken, Sayın Muharrem İnce fırlıyor ortaya ve bu kumpasın kendisine yönelik olduğunu dile getiren çok önemli açıklamalar yapıyor.
Muharrem İnce Bey aynen şunları söylüyor:
" Bunun benim üzerimden parti içi muhalefete yönelik bir operasyon olduğunu ve bunun Genel Merkezin mutfağında bir çete tarafından pişirildiğini biliyorum "
Dün burada açıkça yazmış ve bazılarına bazı sorular sormuştum. Bu işin içinden kapaklar açıldıkça bir FETÖ kumpası kokusu buram buram tütüyor.
Artık saklısı gizlisi yok. CHP'ye kumpas çekiliyor.
CHP üzerinden yiane CHP'ye kumpas yapılıyor da, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu neden bu konuda dut yemiş bülbül gibi susuyor?
Ya da neden bu kadar açık pozisyona savruluveriyor anlamak çok zor.
Neyse bu oyunun ikinci bölümünü, üçüncü ve diğer bölümlerini de yeri geldiğinde ele alacağız.
Talat Atilla isimli artist bozuntusu kişiye gelince:
Fetö ile Rahmi Turan ile, Sözcü'nün sahibi Burak Bey ile aralarındaki bağ çok iyi araştırılmalı, irtibatları her şekilde ve her vasıtayla izlenmelidir.
Yazık oluyor bu memleketin siyasi iklimini bozuyorlar. Buna asla ve kat'a gazetecilik gibi önemli bir mesleği kullanarak tevessül edilmesine müsaade edilmemeli, müsebbiplerinden yani bu son oyunun aktörlerinden çok yönlü hesap sorulmalıdır.
Çünkü bu ülkenin Cumhurbaşkanlığı'na dair asılsız iftiralar ortaya atmışlar, suç işlemişlerdir.