Resesyon, " EKONOMİK DURGUNLUK " demektir.
İktidara muhalif kesimin Türkiye'de ekonominin korona salgını sebebiyle çökeceği ve ülkenin iflasın eşiğinde olduğu yolundaki iddialarına katılabilme imkanı yoktur.
Yani bu konuda yapılan açıklamalar hep kuru gürültüden ibarettir.
Zira;
Bu Korona Pandemisi sebebiyle dünyanın en güçlü ekonomileri çok büyük yaralar almıştır. Ama şükürler olsun Türkiye'de ne iddia edildiği ölçüde bir ekonomik durgunluk söz konusudur, ne de ülkenin mali düzeninde bir negatif durum yoktur.
Devlet bu konuda son derece temkinli, geleceğe dair planlamasını düzgün yapan, hesabını kitabını salgın sonrasında yapılacak hamlelerle kayıpları telafi edecek şekilde hazırlıklar içerisindedir.
Devlet kendi ekonomik programlarını özel sektöre sağlanacak imkanları da kompanse edecek hazırlıklar içerisinde görülmektedir.
Para piyasalarını yakından takip eden ve Türkiye'nin döviz kaynaklarının çeşitlendirilmesine yönelik üretim faaliyetlerini destekleyici paketleri ardı arkasına devreye sokan düzenleyici politikalarla bu gün yaşanan ekonomik kayıpları telafi edecek performansta olduğu da ap açık gözükmektedir.
Korona tedbirlerinde " Global ölçekte olumlu neticeye ulaşılması sonucu açılacak olan uluslar arası ticarette, tüm ticari işletmelerin ekonomimize hızlı ve tahmin edilenden çok daha fazla katkı sağlamak üzere üretim hazırlıkları yapmakta olduğu da bilinmektedir.
Tekstil, gıda, otomotiv, turizm, sağlık ve diğer tüm sanayi dallarında " Sektörel bazda sıçramalar " görülecektir.
Zirai işletmelerin bereketli bir sezon içinde olduğu, tarımla uğraşan işletmeler ve çiftçilerimizin bereketli bir yıl içinde oldukları da görülmektedir.
Tarım ürünleri ihracatımızın da fark edilir bir biçimde artış göstermesi beklenmektedir.
Turizm gelirlerinde de geçmiş yıllara kıyasla fazla bir kayıp olmayacağı uzmanların bu konudaki yorumlarından anlaşılmaktadır.
Türkiye'de Devlet, bu Korona Pandemisi boyunca çalışan kesimin maddi sıkıntıya girmemesi hususunda, bütçe imkanlarımıza göre önemli mali yardım paketlerini de devreye sokmuş, gelirinden olan ya da çalışma imkanı bulamayan 5 milyona yakın vatandaşımıza mali yardımda da bulunmuştur.
Sağlık hizmetleri konusunda hiç bir fedakarlıktan ve masraftan kaçınılmamış, bu sürecin sıkıntılarına rağmen, çok önemli sağlık yatırımlarını da hayata geçirmiş, hizmete sokmuştur.
Türkiye'miz, sağlık alanında, modern sağlık tesisleri sayesinde, dünyanın en gelişmiş ülkelerine kıyasla, son salgın vesilesiyle çok başarılı hizmet veren modern hastaneleri ve Sağlık Kadrolarıyla yıldız gibi parlamıştır.
Önümüzdeki dönemde binlerce yatağı, teknik donanımı ve Sağlık kadrolarıyla ileri ülkelerin hastalarını ülkemizde tedavi etmek için planlamalar ve yatırımlar yapıldığı görülmektedir.
İstanbul Yeşilköy Hava Limanının dibinde 45 günde yapımı tamamlanan ve binlerce hastaya aynı anda hizmet verecek olan modern hastanenin açılışı bir kaç gün sonra yapılacaktır. Dünyada böyle hızlı bir biçimde sağlık tesisi yapabilen ve hizmete sokabilen hiç bir ülke yoktur.
İnşaallah bu hastanemize binlerce yabancı gelip tedavi olacaklar ve aynı yerde uçağa binerek sağlıklı bir şekilde ülkelerine döneceklerdir.
Benzeri sağlık tesisleri küçük klinikler biçiminde bazı Avrupa ülkelerinde özel sektör tarafından işletilmektedir. Türkiye bu konuda da ilk sıraya oturmuş olacaktır.
Türkiye'de, bunca olumlu gelişmeler ve muhafaza edilen ekonomik ve sosyal dengelere, ülkenin geleceğine dair yapılan olumlu planlamalara rağmen, " Battık, bittik " edebiyatıyla muhalif çığlıklar atanların gerçekleri görmeden, Türk Milletinden iktidar için oy beklemeleri hali hazır duruma göre bir hayalden ibarettir.
Hele de Korona Pandemisinden sonra beklentisi içinde olduğumuz ekonomik atılımlar da devreye girdiğinde, ülkemizin aydınlık geleceği " İnkarcı " siyaseti ülkemizin gündeminden silip süpürecektir.
Siyasetteki hiç olmayacak " Hülle planları " da bu gözüken duruma karşı var olabilme mücadelesinden başka bir şey değildir.
Türkiye için kendi başına ve yalnızca iktidar olabilme hayalleri hep suya düşenlerin "Hülle Planları " da zaten tutmadı.
Türkiye'nin geleceği parlak, imkan ve performansı kendine yeterli ve Yönetim açısından ise bir sıkıntısı yoktur.
Yani ekonomik RESESYON (Durgunluk ) edebiyatı da tabansız, tutarsız, hesapsız ve kitapsız bir iddiadan ibarettir.