Bir anda dünyayı saran Korona Virüs salgını, bana göre bir açıdan dünyayı çok büyük bir sıkıntıdan kurtarmıştır.
Nedir bu sıkıntı diye düşündüğümüzde, dünyanın belki de bir üçüncü dünya savaşının eşiğinden dönmesi olarak değerlendirilebilir.
Çünkü, Ortadoğu coğrafyası başta Amerika olmak üzere Batılı güçlerin insanlığa ihaneti biçiminde cereyan eden korkunç bir savaş hazırlığının henüz hazırlıklarını yapmaktaydı.
Tıpkı, 1 Eylül 1939'da başlayıp, 8 Mayıs 1945'te sona eren İkinci Dünya savaşında olduğu gibi çok çirkin ittifakların sinsi planları etap etap gerçekleştirilmeye çalışılıyordu.
Irak işgal edilmişti. Suriye'nin çok önemli bir bölümü, neredeyse 3'te biri Amerika'nın işgali altındaydı. Geri kalan Suriye topraklarındaki tüm şehirler harap olmuş, on milyondan fazla insan ülkesini terk etmek zorunda kalmıştı. Şam rejiminin başındaki çaresiz Diktatör zorda kalmış, can havliyle ülkesinin geri kalanını Rusya'ya gönüllü olarak tahsis etmişti.Suriye'de Fransızlar da vardı, İngilizler ve diğer bazı Avrupa ülkeleri de kuvvet bulunduruyorlardı.
Yani tam da bir dünya savaşına hazırlık sayılacak oyunlar oynanıyordu.
İkinci Dünya savaşı işte böyle çok çirkin emeller için çok sayıda Batılı ülkenin "Müttefik ve Mihver" devletleri arasında başlamış idi. Sebep ise Almanların Polonya'yı işgal girişimiydi. Buna karşı Polonya'nın garantörü olan İngiltere ve Fransa da Almanya'ya savaş ilan etti.
Dünya tarihinin en kanlı ve büyük yıkımlara sebep olan bu savaş da binlerce insanın hayatına Avrupa kıtasının da yerle bir olmasına sebep oldu.
Müttefik ve Mihver Devletler arasındaki bu savaşı Müttefik Devletler kazandı. Bu kazananlar; Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Fransa, Polonya, Çin, Sovyetler Birliği gibi büyük ülkelerdi. Uzak Doğu'da da Japonya ile Çin, 1937'den beri amansız bir savaşta idi. Bu savaş da Avrupa'daki gibi Japonya'nın müttefik Devletlere yenilmesiyle sona erdi.
Bir an düşününüz:
Korona virüs salgını bir anda başta Amerika olmak üzere tüm dünyayı ve özellikle de Avrupa'nın önde gelen ülkelerini perişan etmeseydi, bu gün Suriye'de bizim ülkemizin de zorunlu olarak kendi güvenlik kaygılarıyla içinde olduğu bir büyük savaşa gidişin ayak sesleri gelmiyor muydu?
Bizim ülkemizin içinde yer aldığı NATO İttifakına rağmen, Amerika tüm itirazlarımıza karşılık Suriye'de Türkiye'nin istemediği bir yapıyı oluşturmaya çalışmıyor muydu? Bu sevdadan hala vazgeçtiği de söylenemez. Ancak Allah öylesine büyük bir darbe vurdu ki, hiç bir vahşi ve fütursuz, güç zehirlenmesine yenik düşmüş olan kibirlilere cezasını vermeye başladı.
Bu cezanın ucu açıktır. Ne zamana kadar devam edeceğini kimse bilemediği gibi, bambaşka yeni Koronaların çıkması ihtimali de akıldan çıkarılacak bir şey değildir.
Suriyeli küçük bir yavrucağın bombardıman sonrası ölmek üzereyken, " Onları Allah'a şikayet edeceğim! " diyerek ruhunu teslim etmesi Yüce Rabbimizin bu intikamını davet etmiştir.
Alemlerin Rabbi olan Şanı Yüce Allah'ımız, insanlık ve medeniyet düşmanlarını gözle görülmesi ve baş edilmesi mümkün olmayan bir virüsle mahvederek hizaya getirmiştir.
Savaşlarla insan hayatına acımasızca son veren vahşete mukabil, en etkili silahını yaratıp yollayan Allah'ımıza ne kadar şükretsek azdır.