Bu yazıda " Türk olmak " ya da " Kendisini Türk olarak tanımak " veya  Köken itibariyle Türk olmayıp " Kendisini sadece Türk vatandaşı kabul etmek " gibi değişik tanımlar üzerinde bazı değerlendirmeler yapma ihtiyacı hissettim.

Mesela bendeniz " Türk oğlu Türküm. " 

Dünyada olup bitenlere bir " TÜRK " olarak bakar ve ona göre bu etnik mensubiyetimin gereğine ve icabına göre hareket ederim.

Nerede bir ülke meselesi, nerede bir milli konu konuşuluyor ve tartışılıyorsa, dikkat kesilir ve bir yargıya, kanaate varmaya çalışırım.

Her Türk vatandaşının da benim gibi olduğunu düşünürüm.

Ne var ki, özellikle Türkiye'nin Milli meseleleri söz konusu olur ve bu konuda yamuk, çarpık çurpuk yalpa yapanlar, üstü kapalı Türk düşmanlığı ve Türkiye husumeti ile konuşanlar olursa, onlara duyduğum öfkeyi ifade edebilmek için hayli zorlanırım.

Mesela;

Türkiye'nin Kıbrıs konusundaki Milli hassasiyetini hiçe sayarak Rumlara yalakalık yapan kim olursa olsun, " Cumhurbaşkanı bile olsa" O'nun kanında mutlaka bir bozukluk olduğunu kabul ederim. Elimde değil, böyle düşünürüm...

Kimi kastettiğimi anlamışsınızdır.

Geçelim...

Suriye'deki gelişmeler ve son günlerde Esed'in ordu güçleri, varılan uluslar arası mutabakata rağmen, Türkiye'nin İdlib etrafında konuşlanmış olan bazı gözlem noktalarının aşılması sebebiyle oradaki askeri varlığımız Suriye'nin bu ileri harekatıyla " Kuşatılmış " durumda farz edilerek kendi içimizden birileri çıkıp, "Hadi bakalım, şimdi ne yapacaksın? " diyerek Hükümetimizi suçlamaya kalkışırsa, ben bu tavrı takınanların kanından şüphe ederim.

Yani Türklüğünden şüphe eder, aslen hangi etnik kökene mensup olduğunu derin bir şüphe ile ele alır ve meseleyi buna bağlarım.

Tabii ki tam da bir savaş hali yaşanırken, ülkemin Ordusu Devletimin  bekasını korumak için çok yönlü sıkıntıları olan bir mücadeleye girişmiş iken, Mehmetçiğimiz kanıyla canıyla Devletimizin bekası için mücadele ederken, kendi ülkemin değil de ısrarla  Suriye Dikdatörü'nün işine yarayacak açıklamalar yapanların da kimse kusura bakmasın, kanından şüphe ederim.

Hatta bir şüphem daha var; O da şudur " Acaba Suriye Dikdatöründen bu cıvık, bu çirkin, bu anlaşılması zor  soysuzluk alameti savunmalarının karşılığı olarak neyle ödüllendiriliyorlar?

Öyle ya!...

Herhalde Beşar Esed'e boşu boşuna yalakalık yapmıyorlardır diye düşünüyor insan.

İşte bu örnekler bile bir kişinin TÜRK olup olmadığı ile alakalıdır.

Onun için Türk olmak ve Türklüğün icabını yapmak, Milli düşünebilmek ve namusluca yaşamak öyle herkesin yapabileceği iş değildir.

Bilmem anlatabiliyor muyum Değerli Okuyucularım?