Büyükelçiler, ülkelerini temsil ettikleri ve görev yaptıkları ülkelerin huzuru, güvenliği ve Milli çıkarlarını gözetmek, ülkeleriyle karşılıklı " GÜVEN " ve çıkarların korunması hususunda " GÜVENİLİR " olmak durumundaki Temsilcilerdir.

Bir yabancı ülke Büyükelçisi göreve başlarken, bu konularda namus sözü anlamına gelen ifadeleri içeren bir " GÜVEN MEKTUBU'nu Cumhurbaşkanlığı makamına arz eder.

Büyükelçiler işte bu güven mektubu gereğince kendisinden emin olunan ve güvenilen kişi sıfatını da kazanmış olur.

Bu formalite elbette uluslararası  bir gelenk, basit bir prosedür değildir.

Eğer bir ülkenin Büyükelçisi görev yaptığı ülkenin hukuk düzenine,mahkemelerine, Devletin kendi iç meselesi olan konulara ve özellikle de toplumsal güvenlik ve hatta ülkenin BEKA meseleleriyle alakalı hususlara dikkat ve titizlikle bakamıyorsa, sunduğu güven mektubu eline verilip derhal DEF EDİLMELİDİR. İstenmeyen adam ilan edilmeli ve kendi ülkesindeki itibarı da böylece layık olduğu yere itelenmelidir.

Şayet bir ülkede görev yapan çok sayıda Büyükelçi yukarıdaki görev sorumluluğunu bir araya gelerek hep birlikte ayaklar altına alıyorsa, elbette çok çirkin bir komplo akla gelebilir.

Büyükelçiler birlik olup görev yaptıkları ve kendisine güvenilmesini istedikleri ülkenin içişlerine bir araaya gelerek NOBRAn bir biçimde müdahaleye tevessül ediyorsa, burada çok çirkin bir " ULUSLARARASI KOMPLO " söz konusudur.

Geçmişte Türkiye'yi bir kaos ortamına sürüklemek için gerçekleştirilen GEZİ OLAYLARI'nın arkasında hangi yabancı iradesinin ve desteğinin  bulunduğunu gösteren çirkin bir nobranlık, ukalalık ve diplomatik teamüllere her bakımdan aykırı bir komplonun arkasında kimlerin bulunduğunu gösteren durum şimdi açıkça ortaya çıkmıştır.

Gezi Parkı kalkışmasının arkasındaki gizli gücün kimler olduğunu ele veren durum artık tümüyle netleşmiştir. Bu olaylar sebebiyle yargılanan Osman Kavala isimli kişinin rolü ve kimlerle işbirliği, gönül birliği ideal birliği içinde olduğu da ap-açık sırıtmaya başlamıştır.

Türkiye'deki ABD,Almanya,Danimarka,Finlandiya, Fransa, Hollanda, İsveç, Kanada, Norveç ve hatta dünyanın öbür ucundaki Zelanda Büyükelçileri ortaklaşa bir tavır ortaya koyarak, Osman Kavala'nın serbest bırakılması çağrısında bulunmuşlardır.

Bu nobran ve çok çirkin tavrın uluslararası hukuk ve diplomasi kurallarına aykırılığı bir yana," DEMOKRASİ VE HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNE SAHİP ÇIKMA " adına tam bir diplomatik soytarılık olduğu açık ve nettir.

Türkiye'ye karşı bu çirkin komplolara alet olanların savunulması da tabii ki bu ÇİRKİN DİPLOMATLARA düşen kendilerince en önemli görevdir.

Ya ülkeler arası karşılıklı çıkar ilişkileri?

Boşverin,geçin efendim bunları...

Tek dişi kalmış canavarın torunlarıyla, ANZAK'ların yavrularıyla  hangi konuda anlaşabilirsiniz ki?

Çekin kuyruklarını gitsin!...