Hani herkes diyor ya, " FETÖ 1960'lı yıllardan beri var " diye.
İşte benim bu konudaki bilgim hatıralarım da ta o yıllardan beri izlenim ve kanaatlerimi içeren hatıralar silsilesini içermektedir.
FETÖ'nün ilk mayalanması Nurculuk Hareketi ile başlar.
Evet, tarih 1960 ve hatta daha öncesine dayanan bir serüvene tanıklık etmiştir. Kenarda kıyıda bu hareketi izleyen benim de hafızamda yer eden bu hareketin izleri şimdi bir bir ortaya çıkan hıyanetin köşe taşları gibidir.
Nurculara hep mesafeli olmuşumdur. Zira bir Osmanlı Müderrisinin torunu olmam ve bir Alim Müftünün evladı olmam bu konuda kafama sokulan " Gerçek İslami düşünce yapısı " beni bu hareketten ve bu düşünceden uzak kalmaya sevketmiştir.
Şükürler olsun ki, hayatımın her safhasında o cemaatle ve cemaat mensuplarıyla uzak durmuş, onlarla kendi arama, aileme ve çocuklarıma da mesafe koyabilmeyi öğütlemişimdir.
Bu hareketin 60'lı yıllardan itibaren yaygın faaliyet içinde olan ve Amerikan İstihbarat Teşkilatı CIA'nın kurgu ve desteğiyle faaliyet gösteren teşkilatlanmasını
Komünizmle Mücadele Dernekleri adı altında sürdürdüğü yılları çok iyi hatırlıyorum. Bu Derneklerin güya Türkiye'yi komünizm tehlikesinden korumak için aydınlatma faaliyetleri tüm Yurtta devam ediyordu. Derneğin başında Kemal Fedai Coşkuner isimli bir Nurcu vardı. Bu zat tüm Türkiye'yi geziyor, konferanslar veriyor, maddi olarak tüm masrafları da CIA tarafından karşılanıyordu.
Nurcuların kurduğu bir günlük gazete vardı. Kuran kişi ise Erzurumlu Mustafa Polat idi. Bu zatın ailesi de Erzurum'da matbaa kurmuştu ve yerel gazete çıkarıyordu. Mustafa Polat Nurcuların önde gelenleriyle birlikte önce İttihat diye haftalık bir mecmua yayınlamaya başladı. Daha sonra günlük Yeni Asya Gazetesini çıkarmaya karar verdi. Ne tekim gazeteyi kurdu. Ancak, içlerinden bir grup, o tarihlerde teşkilatın öne çıkan isimlerinden Fethullah Gülen'in gizli telkin ve yardımlarıyla gazeteyi daha dikkatli, vatansever ve iyi niyetli Mustafa Polat'ın elinden almak için kumpaslara girişti. Mustafa Polat bu niyeti sezmiş ve Fethullah'ın adamlarına tavır koymuştu. Bir gün Gazeteden çıkıp özel Opel marka otomobiliyle İstanbul'un Yeni Kapı sahilinde hiç olmayacak bir kaza sonucu hayatını kaybetti. Bu kaza olayı üzerindeki şüphelere hala bir açıklık getirilememiştir. Allah rahmet eylesin Mustafa Polat'ın vefatından sonra şahsi kitapları ve eşyaları dahil, imtiyaz sahibi olduğu gazeteye bir şekilde kılıfına uydurulup el konuldu.
Mustafa Polat'ın iyi niyetli ve sağduyulu bir Milliyetçi olduğunu bilenler ve Nurcuların içinde ağırlıklı hatır ve söz sahibi olanlar bu oyuna itiraz ettiler. Gazeteyi Fethullah'ın desteği ile yayınlamaya devam ettiler. Bu duruma itiraz eden en hatırlı kişilerden Dr.Sadullah Nutku'yu da tam bir yıl sonra, Mustafa Polat'ın öldürüldüğü tarihte bir otomobille çarptırarak öldürdüler. Bu olayın da üzeri bir şekilde örtbas edildi ama bir tesadüf olmadığı ve katledildiği günün Mustafa Polat'ın öldüğü güne rastlamasının teşkilat içinde bazılarını susturmaya yönelik bir tehdit mesajı olduğu daha sonraki yıllarda anlaşıldı.
Daha sonra Nurcular içinde Mehmet Kutlular ile arkadaşları Fethullah'a rağmen gazeteye tümüyle sahip oldular. Komünizmle Mücadele Derneği'nin İstanbul'daki Konferansçılarından Orhan Kiverlioğlu gibi isimlerle de alakayı kestiler.
Yani Fethullah ayrı Yeni Asya Grubu ayrı olarak faaliyet göstermeye başladı.
Yeni Asya öyle Amerikan istihbarat örgütlerinin kontroluna falan da girmedi. Süleyman Demirel'i destekledi. Sağ cenahta bir gazete olarak ve Milliyetçi mukaddesatçı yayınlarıyla günümüze kadar geldi. Halen de Nurcu diye bilinen Gazeteciler tarafından neşrediliyor.
Ama Fethullah bu Gazeteyi ele geçiremeyince bilindiği gibi bir ara Demokratik Parti'nin İçişleri Bakanı rahmetli Faruk Sükan'ın İmtiyaz sahibi olarak neşriyat yapan ZAMAN Gazetesi'ni bir yakın adamlarına satın aldırdılar. O tarihten itibaren de Zaman Gazetesi bir ilan gazetesi olarak neşredilen düşük tirajlı bir gazete iken, çok basılıp, parasız biçimde her yere dağıtılan ve 15 Temmuz hain darbe girişimine kadar da neşredilen bir gazete oldu.
Bilindiği gibi bu son hain darbe hareketinden sonra da kapatıldı.
Nurculuğu ve Saidi Nursi'yi hafızalardan silip, " CEMAAT " adı altında Amerika'nın desteğiyle tüm dünyada faaliyet gösteren FETÖ isimli örgüt ve başındaki kişinin 15 Temmuz hain darbe girişimi ile Türkiye'yi Amerika'nın heves ve hayali doğrultusunda ve arzusu istikametinde bölüp " Yeni Ortadoğu Planı " gereğince parçalamak istediği, artık tümüyle ve ap açık verileriyle ortaya çıkmıştır.
Garip ve anlaşılması çok güç olan hususa gelecek olursak;
Yurt içinde ve bilhassa yurt dışında hala bu ihanet örgütüne inanan ve bir gün Humeyni'nin İran'a gelişi gibi Fethullah'ın da yeniden gerçekleştirilecek kanlı bir darbe sonunda Türkiye'ye geleceğine iman eden (!) beyni yıkanmış zavallı ve son derece cahil bir kitlenin hala faaliyet halinde olmalarıdır.
Buna inananların ayrıca Recep Tayyip Erdoğan'a karşı tüm siyasi parti ve oluşumları kullanarak bir seçimle darbe yapıp yine memlekette söz sahibi olmak isteyeceğine ihtimal verenler de var.
Yakın geçmişi bile unutarak bu heves ve düşünceye kapılanlara, 15 Temmuz'u canı ve kanı pahasına engelleyen Büyük Milletimizin evlatlarını da hatırlamalarını tavsiye ederim.