Dışarıdan maksatlı olarak köpürtülen " Darbe dedikoduları " ardından, bu suni dedikodulara eklemlenmek istenen bir istifa olayını da anlam veremediğim bir tartışma konusu haline getirenleri kınıyorum.

Özellikle İktidara muhalif ve esasen Türk Silahlı Kuvvetleri'ni daima kendileri için  "İktidar yolu açan " bir kurum olarak görme talihsizliğindeki belli çevrelerin bu istifadan yararlanmaya çalışmalarını da sade bir vatandaş olarak şiddetle kınıyorum.

Türk Silahlı Kuvvetlerinde bazen terfi ve makam için kimi benimsenmesi mümkün olmayan ve İç Hizmet Kanununa değil de kişisel emellere dair bazı olumsuzlukların geçmişte çok görüldüğünün de farkında olmuşuzdur.

Bu tür olumsuzlukların sadece kıdemle değil, Komutanların başarılarıyla öne çıkmaları halinde yaşandığı iddialarını da duymuşuzdur.

Her yıl Yüksek Askeri Şura'da kıdemleri ve başarıları gözetilerek aynı rütbeden ve aynı devreden Subayların bazıları öne çıkar. Bu demek değildir ki, aynı puanlamada eşit durumda olan Subaylardan birisi rastgele terfi ettirilir. Bazen " Kıta görevleri " göz önünde bulundurulan Subaylardan bu görevi tamamlayamamış olanlar değil, kıta görevini tamamlamış olanlar terfi eder. Bu sebeple bazen aynı rütbede Kurmay Albaylar General ya da Amiral olamazlar.

Kısa süreliğine de olsa kıta görevinden başka göreve getirilen Albayların General olmaları mümkün olmayabilir.

Bu noktada üstü örtülü bir rekabetin görülebildiği bilinmektedir.

Kıta görevindeyken Genel Kurmay emrine alındığı için terfi edemeyen ve gönlü kırılan çok değerli ve yetenekli Albaylar emekliye ayrılmak zorunda kalabilirler.

Türk Silahlı Kuvvetlerinde bu pek de açıklanmayan hizmet yarışına örnekler gösterebiliriz.

Çok başarılı bir Tümamiral olarak bilinen Sayın Cihat Yağcı'nın Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanlığı görevinden alınıp Genelkurmay Başkanlığı emrine verilmesi böyle bir örtülü rekabete mi dayanıyor bilmiyoruz.

Bilmediğimiz bir hususta Silahlı Kuvvetlerimizin Komuta Kademeleri üzerine yorum yapmak da doğru değildir.

Ancak;

Özellikle; "Türkiye- Libya arasındaki Deniz Yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin Mutabakat Muhtırasının  teorik alt yapısını hazırlayan bir Amiral olarak" kamuoyunun tanıdığı  Cihat Yaycı'nın istifası üzüntüyle karşılanmıştır.

Tümamiral Cihat Yaycı belki de gelecek Yüksek Askeri Şura'da daha üst bir görev beklemekteyken böyle bir tayinle karşılaştığı için istifa etmeyi uygun görmüş olabilir.

Yaptığı yazılı  açıklamada ise, Türkiye Cumhuriyeti Devletine kendisinden beklenen hizmeti sivil hayatta da vermeye amade olduğunu açıklamıştır.

Sayın Amiralin yolu açık olsun. 

Elbette kendisinden yararlanılacaktır. 

Bir Amiral kolay yetişmiyor. 

Hele de Türkiye düşmanlarının hedefi haline gelmiş iseler, onlara sahip çıkmak hepimizin ve Devletimizi yönetenlerin dikkat edip değerlendireceği bir durum var demektir ki, bu durum her meseleden daha önemlidir.

Cihat Amiral'in istifasını bahane ederek bunu siyasi malzeme haline getirenlere de çok dikkat etmek lazımdır. Zira bu istifadan günler önce Pensilvanya'dan çeşitli açıklama ve iddialar ileri sürülmesi de boşuna değildir.