Benim son derece üzüldüğümü görünce aynen şöyle dedi:
" Pasaportun var mı? Yoksa hemen pasaport al ve hapis yatmak istemiyorsan yurt dışına çık. Belki Yazarların yazıları sebebiyle Yazıişleri Müdürlerine ceza verilmesi gibi mantıksız bir hüküm kaldırılır, yeniden memlekete dönersin. Aksi halde hapsolunacaksın. İyi düşün ve kararını ver. Genç, pırıl pırıl bir Gazetecisin. Senin durumuna üzülüyorum " dedi.
Hakim Bey'in tavsiyesine uyup iki gün içinde pasaport alarak Almanya'ya oradan da Belçika'ya gittim.
Macera bundan sonra başladı. Mesleğimi yurt dışındaki çalışmayla sürdürecek ve aileme maaş verilmesini böylece sağlayacaktım. Zira şimdi Doktor olan kızım ve küçük oğlum ile öğretmen olan eşime bakmak zorundaydım.
Milliyetçi, memleketinin çıkarlarını her şeyin üstünde tutan bir Gazeteci olarak ve de idealist bir meslek adamı olarak içine düştüğüm durumu siz düşününüz. Allah'tan Fransızca ve İngilizce dillerine vakıf idim. Dil zorluğu yoktu. Ama bir geçim sıkıntısıyla karşı karşıyaydım. İkamet izni için Brüksel'deki S.Joss Komününe başvurdum. Form doldurmamı istediler. Bu formda ne kadar gelirim bulunduğunu ve nasıl yaşayacağımı bir çok soruyla tespit etmek isteyen bir formdu bu. Bir çok soruya karşılık yazacağım gerçek bir beyanım yoktu. Yetkili memur doldurduğum formu inceledi. ve sormaya başladı:
" -Beyefendi burada nasıl geçineceksiniz? Bir geliriniz ve burada gelir sağlayacak bir işiniz yok. "
Verecek bir cevabım yoktu. Memleketten kaçmak zorunda kaldığımı anlattım.
Bu yetkili Memur hemen Komün Başkanı'nın (Belediye Başkanı) yanına çıktı. Bir süre sonra dönüp bana: " Sığınma hakkı talep edin. Formu yenileyin. Burada mülteci statüsü olarak kalmanız kabul edilirse, size geçiminizi sağlayacak bir aylık bağlanır " dedi.
Sarsılmıştım. Bir mülteci kampında geçici olarak tutuklu gibi yaşamam gerektiğini öğrenmişti. Cevabım: " Hayır, ben Türk vatandaşı olarak böyle bir şeyi kabul edemem. Gazeteciyim. Ailem bana para gönderir, tasarruflu olarak yaşarım " dedim.
Sonuçta Sığınmacı ya da mülteci olmayı kabul etmemiştim. Geçici ikamet belgemi 6 ay sonra asıl ikamete çevirdiler. Belçika'da 3 yıl sürgünde yaşadım. Hayatımın en zor yılları oldu. Vatan hasreti, çoluk çocuktan ayrı düşmek, bir süre sonra ufak tefek kazanç imkanı bulabilmeme rağmen mutsuzluk içinde yıpratıcı zorlu bir hayat beni hem olgunlaştırmış ve hem de çekilmez manevi sıkıntılara katlanmaya alıştırmıştı.
Rahmetli Sadullah Usumi Millet Meclisi'ne verdiği kanun teklifi ile Yazıişleri Müdürlerinin hapis cezalarını paraya çevirttirmişti. Kanun çıkar çıkmaz güzel ülkeme dönünce, kendimi Cehennemden Cenneti Ala'ya girmiş gibi hissettim.
Özetle:
Değerli Okuyucularım, gurbet ve hele de sığınmacı olarak ellerin memleketinde ailenizi de geride bırakarak yaşamanın ne olduğunu çok iyi bilen bir insan olarak, Suriyeli sığınmacıları en iyi anlayan her halde benim diye düşünüyorum. Üstelik onlar cehennemi bir ölüm ortamından canlarını kurtarmak için kendilerini anlayacak ve sahip çıkacak bir Müslüman ülkeye sığınmışlardır. Merhameti Yüce Milletimiz onlara fedakarlıklarda bulunarak, hatta kendi ülkelerindeki hayatlarından daha iyi bir yaşama imkanı sağlayarak sahip çıkmıştır. Onlara yaptığımız yardımı ve sahiplenmemizi çok iyi değerlendirmek lazımdır.
Sığınmacılara hor gözle bakmayalım ve onları aramızda yaşatmaya ve insani yardımlarımızı esirgememeye özen göstermeliyiz. Sonuçta üstelik İslam kardeşiyiz.