Vahşi İsrail kuvvetlerinin silahlı saldırıları altında mübarek ramazan ayının son günlerini Mukaddes Mescid-i Aksa Camiinde namaz kılmak için gelen mazlum Filistinli Müslümanların acı feryadı bu:
EYNE YA SELAHADDİN!...
NEREDESİN YA SELAHADDİN!...
Bu çaresizlik içindeki " İmdat çağrısı" nı Mescid'i Aksa Camii minarelerinde ezanla birlikte yapan, " Mescid-i Aksa Vakfı Müdürü Şeyh Ömer el Kirvani " dir.
Duyan var mı?
Elbette bu canhıraş çağrıyı Suriye'deki Emevi Camiinde medfun bulunan Kudüs Fatihi SELAHADDİN_İ EYYUBİ (Aziz Osman bin Selahaddin )duymaktadır.
Bir de yürekleri sızlayan ve bu çağrıyı gözyaşlarıyla işiten, Kudüs'ün ve de Hicaz'ın Fatihi Yavuz Sultan Selim Han'ın ahfadından olan biz Türkler işitiyoruz.
Peki nerede diğer adına " İslam Devleti " denilen bölgedeki Yahudi yalakası bedeviler?
İsrail'in isteği üzerine Gazze'nin dünyaya açılan gıda tünelini bile kapatıp onları açlığa ve susuzluğa mahkum hale sokan Kıptiler ülkesi Mısır nerede?
Mısır'ı, Hicaz'ı (S.Arabistan),Suriye'yi, Yemen'i ve Filistin'i İslam topraklarına katan Sultan Selahaddin'in adını anan var mı?
Filistin topraklarını ve Kudüs'ü 4 Temmuz 1187'de başlayan ve 2 Ekim 1187'de sona eren " Hıttin Muharebesi " ile fetheden, Kudüs Kralı Lüziyanlı GUY'un ordusunu perişan eden ve böylece 88 yıllık Frank işgaline son veren, daha sonra da 3. Haçlı Seferinde de hristiyan birliğini perişan eden Büyük Sultan Selahaddin-i Eyyubi'nin adını ağzına alan bir tek Arabi hükümdarı var mı günümüzde?
Kudüs'ü İsrail'in başkenti ilan edişine seyirci kalan ve onlara uyup Kudüs'te elçilik kuran alçaklara nasıl olur da İslam ülkesi diyebiliriz?
Amerika'nın şeytani ışıklı küresine Trump ile aynı anda el koyup, yüz karası bir tarihi " Biat " ile Hristiyan alemine ve de onların Ortadoğu'daki karakolu olan İsrail'e yalakalığa başlayanlara nasıl Müslüman diyebiliriz?
Evet; Suriye ve Suriye'deki Emevi Camii bile şimdi harap bir durumda iken, orada yatan Sultan Selahaddin'in ruhu nice zamandır muzdarip değil midir?
O selahaddin-i Eyyubi ki bakınız İslam Ümmetine nasıl nasihatte bulunmuş idi:
"- Silahınız paslanıyorsa bilin ki İmanınız da paslanıyor demektir. İman sahibi kişi asla haksızlığa sabredemez. "
O'nun çok önem verdiği Mescid-i Aksa'nın bulunduğu, Yüce Peygamberimiz (A.S)'ın üzerinden Mirac'a yükseldiği " Hacer-i Muallak " ın bulunduğu Kudüs, şimdilerde Yahudilerin alçakça zulmü altında yaşamaya çalıştığı bir avuç Filistinli Müslüman'ın korumasına terkedilmiş vaziyette.
Peki Filistin tümüyle yahudi işgaline girerken, Müslümanlar katledilip zulüm altında inim inim inletilirken adına " İslam ülkesi " denilen " Yahudi kuklası fistanlı bedeviler " ne yapıyor?
Sadece seyirci kalıyor!..
Çaresiz Filistinliler ise " Neredesin Ya Selahaddin ! " diye haykırıyor.
Filistin toprakları adım adım İsrail tarafından işgal edilir. Kahpe dünya seyrediyor.
Bu kahpe seyircilik devam ederken, bu defa Kudüs'teki mahallelerde evi bulunan zavallı Müslümanların fakirhaneleri, silah zoruyla Yahudilerce gasp ediliyor.
Ve O mazlum Filistin halkı, çaresizlik içinde, Suriye'deki Emevi Camii avlusunda yatan ve kemikleri sızlayan Selahaddin-i Eyyubi'nin ruhaniyetinden medet umuyor.
15. Yüzyılın başında Kudüs'ü Osmanlı İslam topraklarına yeniden kazandıran YAVUZ SULTAN SELİM HAN'ın da ruhunu ta'zip eden bu durum, şu mübarek aylarda ve Ramazan Bayramına denk gelen günlerde hepimizi kahrediyor.
Selahaddin-i Eyyubi bakınız ne diyor:
"- Kudüs işgal altında iken bir Müslüman nasıl olur da gülebilir? Kudüs işgal altında iken bir Müslüman nasıl olur da rahat uyuyabiir? "
Uyuyor Müslümanlar Ey Büyük Hükümdar!
Hepsi ölüm uykusunda.
Sen: " Dostlarıyla uğraşanlar düşmanlarıyla savaşamaz " dememiş miydin?
Şimdi adına " İslam ülkesi " denilen bedevi yamyamlar düşmanlarla sihirli küreye el basıp İslamı yok etmek için and içiyorlar.
Durum bu Ey Selahaddin...
Aziz Ruhun Şad olsun.