Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'ın Türkiye dışındaki her teması ve katıldıkları her toplantı, "BİR DÜNYA LİDERİ" görüntüsü sergiliyor.
Bu mutlak olumlu erişim ülkemiz adına onur vericidir ve asla gözden uzak tutulacak ya da rutin bir durum olarak kabul edilebilecek bir durum değildir.
Cumhurbaşkanı önemli Devlet Adamı kimliğini olması gereken biçimde her yerde tüm dünyaya gösterebilen son derece tecrübeli bir Lider olarak kabul ediliyor. Bu özelliği sebebiyle de tüm dünyada çok iyi tanınıyor. O'nun bu denli tanınan bir Devlet Adamı olmasının ülkemize sağladığı kazanımları madde madde saymaya kalkışsak, bu sütunlarda belki yirmi gün yazı yazmamız gerekecektir.
Sayın Erdoğan İktidara geldiği ilk günden bu yana sadece ülkemizde değil, dünyada bu denli prestij ve itibar elde etmesini elbette " FITRİ " özelliklerine ve kabiliyetine borçludur. Ama dünyanın hiç bir liderinde olmayan birçok özelliği var ki, O'nu bu denli itibar sahibi yapan da bana göre budur.
Bu özellikleri: Çok çalışkan olması, çok zeki olması, inançlı (İmanlı) olması ve dik durmasını bilmesi, gözü kara olması şeklinde tespit edilebilir.
Birleşmiş Milletler'in son Genel Kurul toplantısında yaptığı konuşmada dünyanın her köşesine dair tespitleri, görüşleri ve çok olumlu eleştiri ve teklifleri ile büyük takdir topladı.
Sayın Erdoğan, yine " Dünya 5'ten büyüktür " dedi. Bunu daha önce de aynı kürsüden dile getirmiş idi. Birleşmiş Milletler'e üye ülkelerin bu 5'li yapıya karşı tek sözcüsü ve savunucusu durumunda olması Sayın Erdoğan'a ilgi ve alakayı arttırdı.
İnsanlık aleminin çarpık ve dengesiz durumuna değinirken, güçlülerin zayıfları hem sömürmesi ve hem de durmadan onlara saldırması, dünyanın nasıl huzursuz hale gelmesine sebep olduğunu onlarca örnekle ortaya koydu.
Sadece ülkemizin karşı karşıya bulunduğu sorunları değil, bu bağlamda ne kadar başka mesele varsa onu da en doğru bir biçimde dile getirdi. Diplomasinin değil, doğrudan silahların konuştuğu ve konuşturulduğu bir adaletsiz dünya düzeninin bir gün buna sebep olanların başına dert olacağını açık ve net bir biçimde örnekler vererek anlattı.
Erdoğan'ın konuşmasında en önemli vurgu ise İslam coğrafyasında olanlara idi. Nerede bir Müslüman varsa zulme tabi tutuluyor, haksızlığa uğruyor, saldırılara hedef oluyor, dünyada yıllardır Müslüman kanı akıtılıyor. Bu durumun sürdürülebilir olamayacağı gerçeğini ve tehlikelerini açık ve net bir dille anlatan Cumhurbaşkanı, Ortadoğu'daki huzursuzluklara nasıl bir çözüm bulunabileceğini de anlattı.
Bu konuları medyamızdan takip ettik. Detaylarıyla ilgili ve Cumhurbaşkanımızın New York temasları, yaptıkları açıklamalar ve temaslarının sonuçları ile alakalı değişik yorumları dış basından da takip ettik.
Peki bu önemli gelişmeler konusunda Türkiye'de diğer Siyasilerimiz ne dedi?
Bu yazıyı kaleme aldığımız sırada Ana Muhalefet kanadından herhangi bir yorum ya da açıklama yapılmamıştı.
Muhalifler, IMF canavarlarına otel köşelerinde Türkiye ekonomisinin nasıl kötü yönetildiğini anlatmakla meşgullerdi.
Bir başka siyasi kanat ise İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Cumhurbaşkanı Adayı olacağı şeklindeki yönlendirici yorum ve gayretlerini kamuoyuna anlatma ve aktarma çabasında idiler.
Düşünebiliyor musunuz memleketin halini?
Dünün belediye başkanı ne yapacak, İstanbul'da halkın beklentilerini karşılayacak bir hizmet ortaya koyabilecek mi diye düşünen yok.
Ellerinden gelse bir kasaba büyüklüğünde ilçeden İstanbul'a Başkan seçtikleri zatı hemen Cumhurbaşkanlığı'na oturtacaklar.
Bunların faaliyetlerine henüz partileşip partileşmeyeceği bile net olmayanların " Yandan desteğini " de ekleyip, Dünya Lideri olabilmiş Erdoğan'ı kaldırıp yerine İmamoğlu'nu oturtacaklar.
Helal olsun size ve sizin bu sığ görüşleri kafasında taşıyan gözünü sevdiğim muhaliflerinizin siyaset anlayışına.