Bir siyasi parti ile alakalı olumsuz ya da olumlu şeyler söylemek ve yazmak kolaydır.
Bu yazıda ne olumlu ve ne de olumsuz sayılabilecek bazı görüşlerimizin herhangi bir partiye dair yazılmadığını ifadeyle, siyasetin cilvelerinden bahsetmek istedik.
AK parti İktidardaki en güç parti durumunda.
Dile kolay, 18 yıllık bir mücadele geçmişi var.
Çeşitli tuzaklar, ihanet planları, haksız hukuksuz uygulamalara uğramak, kapatma davaları, Darbe girişimleri ve nihayet bunların hepsiyle baş etmesini beceren bir YÖNETİM ve BİR LİDER.
Kendi içinde fırtınalar kopmasına rağmen bunu pek dışarıya aksettirmemek bu Partimizin yapısını, kaderini ve aynı zamanda gücünü ve marifetini ortaya koyuyor.
AK Parti hakkında burada sayfalar dolusu övgüye değer tespit vardır ama bunlara girmeyeceğim.
Keza sayfalar dolusu tenkitte de bulunulabilir.
Onu da yapmayacağım.
Ama herkes elini vicdanına koyup bu günü düne göre bir değerlendirsin isterim.
Bu gün Türkiye'nin kalkınma ve gelişme yolunda, imar faaliyetleri bakımından geldiği seviyede, artan nüfus ve artan hizmet talepleri noktasında, devlet vatandaş ilişkilerinde vatandaşın başta sağlık ve güvenlik olmak üzere Eğitim, sınai kalkınma faaliyetleri, dış ticaretin geliştirilmesi ve özellikle dış politika konularında ülkemizin bundan 20 yıl önceki ödemeler dengesi itibariyle ve enflasyonist baskılar altında inleyen vatandaşın çektiği ekonomik sıkıntıları bir hatırlamaya çalışalım ve geldiğimiz noktayı mukayese edelim.
Dünyanın belalar merkezinde bir coğrafyada yaşayan Türk Milletinin bu gün fiili bir savaşın da içinde olduğunu unutmayalım. Suriye'de bir bölgeyi tamamen kontrolümüzde tutuyor ve orada yıllardır asker bulunduruyoruz. Suriye sınırımıza boydan boya beton duvar inşa ettik. Buna rağmen ülkemize sığınan ve milletimizin insaf ve merhametiyle, Devletimizin ferasetiyle misafir ettiğimiz 4 Milyona yakını Suriyeli olmak üzere 7 Milyona yakın yabancı ülke vatandaşını misafir ettiğimizi unutmayalım.
Terörle mücadelemizin artık güney sınırımızda ve Suriye topraklarında sözde müttefiklerimiz tarafından kurulmaya çalışılan bir " Butik Devletle " olacağı artık aşikar.
Amerika ile varılan son anlaşmanın da bizim lehimize olacağını ümid etmek doğrusu biraz hiç bir şey bilmemek gibidir.
Zira gelişmeler ve açıklamalar onu gösteriyor.
Kim ne derse desin, bunca tehlikeli gelişmeye ve karşılaştığımız düşmanlığa rağmen, Türkiye emin adımlarla yoluna devam ediyor.
Şimdi bir soru sorarak bu yazımızı tamamlayalım.
Şayet Türkiye'de bir tek parti iktidarı olmasa,
Tayyip Erdoğan gibi bir Cumhurbaşkanımız olmasa,
Türk Silahlı Kuvvetleri gibi vatan korumayı imanın gereği olarak bilen bir güven unsuru olmasa,
Her şeye rağmen ülkemizin ali menfaatleri için siyasi açıdan fikir ayrılıklarını bir kenara bırakıp el ve gönül birliği ile çıkarlarımız etrafında birleşen partilerimiz ve parti Liderlerimiz olmasa yarınlara nasıl güvenle bakabilirdik.
Seksen Milyonun üzerinde nüfusu ile bastığı yeri titretecek güçte ve imanda bir Milletin bileğini bükmek öyle kolay değildir.
Ne var ki, bunca sıkıntıya rağmen ve uluslar arası soruna mukabil Türkiye'yi doğru yönetebilen bir siyasi irade mevcut. Bunun kıymetini de bilmek gerekir diye düşünüyoruz.
AK Parti İktidarıyla geçen bu son 18 yılda neler olup bittiğini önceki yıllarda yaşadığımız durumlarla lütfen bir mukayese ederek, elimizi vicdanımıza koyup ona göre hareket edelim. Ona göre olup bitenleri yorumlayalım. Siyasi görüşümüzü muhafaza edelim ama vicdanımızın sesini de dinleyelim olur mu?