Son zamanlarda toplumsal bir duyarsızlık içinde olduğumuzu düşünenleriniz var mı bilmiyorum.
Bu duyarsızlığın mevcudiyetine sizler de inanıyorsanız sebebinin ne olduğunu hiç düşünüyor musunuz?
Şahsen bendeniz şimdiye kadar benzerine hiç rastlamadığım bir DUYARSIZLIK içinde olduğumuzu düşünenlerdenim.
Sebebini de düşünmedim değil.
Kendime göre şöyle bir takım tespitlerde bulundum:
1- Tamamen maddi çıkar düşüncesine kapılıp, hayatın akışı içinde başka hiçbir DEĞER'e itina göstermeme durumu hızla genel bir trend haline geldi.
2- Siyasal faaliyetlerin çirkin bir biçimde " Bölünme ve ayrışma " anlamına gelen tehlikeli trend, aile içinde bile hoyrat zıtlaşmalara, bölünmelere, kavga ve münakaşalara evrilmiş durumda. Yani zıtlaşmayı, kavga ve münakaşayı aile içine yerleştirme başarısı (!) gösteren çok tehlikeli bir siyasal olgu yaşanıyor.
3- Toplumun tek derdi, maddeye ve madi çıkara dair düşünce, endişe ve planlamalara dayanınca hızlı ve anlaşılması zor bir şekilde manevi BUHRAN yaşanmaya başlamış gözüküyor.
Yukarıdaki tespitlere katılırsınız katılmazsınız bu ayrı bir şey. Ama bu son derece olumsuz halin yaşandığını inkar edebilecek bir tek deliliniz olabileceğini sanmıyorum.
Peki neden böyle oldu? Bizi kim bu hale getirdi diye bir soru sorulsa verebileceğimiz bir cevap var mıdır?
Elbette herkesin olup bitenlere dair bir fikri ve düşüncesi vardır.
Ama bir de GERÇEK vardır.
Günümüz itibariyle toplumun yaşadığı ve ortaya koyduğu gerçekliklerin sadece belli bir kaç sebebi olduğunu kabul etmek de zordur.
Kimilerine göre memleketin durumunu, toplumun içine düştüğü bu hali İktidarın kararlarına ve uygulamalarına bağlamak mümkündür.
Ama hayatın gerçeklerine dair derinlemesine bir tahlil yapıldığında, sorunların temelinde başka gerçekleri görmek ve bu gerçeklerle yüzleşmek daha önemlidir.
Şöyle ki;
Herşeyin maddeden, maddi çıkardan ve dünya nimetlerinden pay kapmaktan ibaret olduğunu hayatın birincil vazgeçilmezi kabul eden hiç bir toplumda fertlerin EGO'sunu olumlu bastıracak ekonomik ve sosyal bir formül bulunmadığı gerçeğini kabul etmek durumundayız.
Maddeciliğin, maneviyatsızlığın yaygın olduğu bir toplum haline dönüşen her yerde ve zengin fakir her ülkede, sıkıntıların huzuru kovduğu, refahın yerini sıkıntıların,geleceğe güvenin yerini inkisar ve güvensizliğin aldığını görmek mümkün olabilmektedir.
Bu son derece tehlikeli halden bir an evvel kurtulmanın yolunu ve formülünü bulmak ise doğrudan insanların kendi elindedir.
Zira her şey insan ve toplumun esas cevheri olan insani hasletler ve de özellikle maneviyat ve moralle alakalıdır.
Başkaca bir izahı olan varsa bunu duymak isteriz.