Nedense toplumsal bir temayül halinde veya sosyal bir enfeksiyon biçiminde ABARTIYI günlük hayatımızın bir parçasıymış veya gereği imiş gibi elden bırakmıyoruz.
Benim acizane değerlendirmeme göre " Sosyal bir İFRAT " sayılması gereken abartıyı anlaşılmaz şekilde bir " İçgüdü " ile yapıyoruz.
Corona Virüsü meselesi ile buna bağlı algılarımız ve hareketlerimiz yukarıda kısaca yaptığımız tespite tam da uygun düşüyor.
Ya da bendeniz bu konuda böyle düşünüyor ve yanılıyor olabilirim.
Ne var ki, yanılmadığımı Corona paniği diyebileceğimiz gelişmeler, korku ve buna bağlı bir sebebe de pek dayandırılabilecek cinsten meseleler değil.
Halkımızın özellikle büyük şehirlerde marketlerde gıda maddelerine hücum etmesi, iki kişilik bir ailenin 20 paket makarna, on beş paket pirinç, on paket şeker ya da beş şişe kolonya veya şu bu alıp evine stoklama yapması anlaşılır gibi değil.
Televizyonlarda gazeteci meslektaşlarımızın hepsi hemen CORONA UZMANI kesiliverdi.
Her kafadan bir ses çıkıyor.
Kimse bu konunun tamamen bir Tıbbi mesele olduğunu değil, toplumsal etki ve yansımalarının neler olabileceğini saatlerce konuşuyor.
Bilimsellikten de çoğunlukla uzak bir dille.
Oysa bu Virüs ve etkilerine karşı Türkiye'de Devletin ilgili kurumları, Üniversitelerimizin oluşturduğu " Bilim Kurulları " meselenin üzerine çok titiz bir biçimde gitmiştir. Herkes görevinin başındadır ve memnuniyetle görüyoruz ki, bu hastalık tüm dünyayı tehdit ederken, hemen hemen her ülkede çok sayıda ölümle sonuçlanan vakalar görülmüş ve tedbirde gecikildiği için acı veren sonuçlar ortaya çıkararak genel bir panik havasının doğmasına sebep ola n menhus salgın konusunda şükürler olsun ülkemiz çok iyi durumdadır.
Devletimizin ilk günden beri aldığı tedbirler sayesinde bir " Risk bölgesinde " ve coğrafi konumunda olmamıza rağmen hastalıkla mücadele başarıyla sürdürülmekte, tedbirler alınmakta ve halkımız doğru bir biçimde bilinçlendirilmektedir.
Gelinen şu gün itibariyle virüse yakalanmış bir tek kişi görülmüş, yurt dışından kaptığı tespit edilmiş ve tedaviye alınmıştır.
Sağlık durumunun da iyi olduğu belirtilmektedir.
İnşallah o da kurtulur ve ülkemiz bu sıkıntı verici küresel salgına fırsat vermeden ve halkımızın da zarar görmesi bilinçli tedbirler sayesinde önlenir.
Avrupa'nın sözde en zengin ve gelişmiş ülkesi olan Hollanda Hükümeti daha dün meseleyi ele alma zorunluğu hissetmiştir. Yani bu kadar geç kalabilmiştir. Aldıkları ilk tedbir de bu ülkedeki camileri kapatmak, kilise ayinlerini engellemek olmuştur.
Griliğe bakar mısınız...
Aynı Hollanda'da halen gece klüpleri, dansingler, kafeteryalar, kapalı topluca etkinlik yapılan yerler dolup taşmaktadır. Corona virüsü bulaşmış hasta sayısı da nüfuslarına ve ülkelerinin konumuna göre az sayılmayacak kadardır.
Demek oluyor ki, Türkiye’miz bu meselede medeni bir ülkenin ve bilinçli bir toplumun yapması gereken neyse onu yapabilmiş ve tüm dünyaya örnek olmuştur.
BU konuda Milletimizin sağlığını ve toplumsal huzurunu sağlamak konusunda olağanüstü bir titizlikle çalışan, Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere, tüm Devlet Yetkililerine, yerel yetkililere ve Hükümetimizin ilgili Bakanlarıyla sivil toplum kuruluşları ve medyamıza büyük bir teşekkür borçluyuz.
Bu meseleyi fazlaca abartıp hayatımızın her yönden bir sıkıntıya girmesine asla fırsat vermemeli ve buna bilhassa dikkat etmeliyiz.
Sadece bir-iki ay dikkatli ve sabırlı olmamız herhalde yetecektir. Çünkü Bilim Adamlarımız ve Devlet Yetkililerinin açıklamaları bu yönde olmuştur.