27 Mayıs 1960 askeri darbesi, bana göre, Türkiye'nin gelişmesine, büyümesine ve dünyada daha da güçlü bir Devlet olmamıza rızası olmayan düşmanlarımızın teşvikiyle gerçekleştirilmiş çok vahim bir olaydır.
Çünkü " Darbe Geleneği " de bu tarihten sonra yaşatılmaya çalışılmış, sonunda "Dış merkezli " bir ihanet çetesinin kullanılmasıyla 15 Temmuz olayına kadar virütik, safhalar ve şekiller değiştiren anti-demokratik iktidar mücedelelerinin mayası olmuştur.
Tabi, sonunda Millet bu işe fiilen müdahale ederek son darbeyi alt etmiş, demokrasinin namusunu kurtarmıştır.
Demokrat Parti dönemini orta mektepte yaşamış bir vatandaş olarak epeyce hatıralarım var.
Dayımız rahmetli Orhan Kökten Demokrat Parti'nin o zamanki " Milli Bakiye sisteminden " Afyon Milletvekili seçtiği bir mebus idi.
Askeri darbede o da Yassıada'ya götürülenlerden idi.
Rahmetli Celal Yardımcı vardı. Dayımın samimi arkadaşıydı. O ise rahmetli Menderes'in Başbakan Yardımcısıydı.
Celal Yardımcı ile babam ve dayımın dostluğu sebebiyle bendeniz de tanışmış idi. Yıllar sonra ben Gazeteci oldum, Celal Amca hayli sıkıntılar çektikten sonra normal hayatını yaşayan eski bir Milletvekili olarak zaman zaman görüştüğümüz bir büyüğümüz idi.
Bir seferinde Ankara uçağında karşılaştık. İstanbul'dan Ankara'ya gidene kadar hatıralarından bahsetti. Dayımı andı, babamı sordu, babam rahmetlinin ev telefonlarını verdim. Uzun yıllar görüştüler.
İstanbul'dan Ankara Esenboğa Havalimanına inişimiz esnasında uçağın tekerlekleri yere değince bana şunları anlattı:
"- Hüseyinciğim bu uçağın lastikleri yere değiyor ya; bu değiş, bu dokunuş DARBE-İ MUKADDESE'dir. Bu söz bana ait değildir. Bu Rahmetli Şehid Başvekilimiz Adnan Menderes'e aittir. Çünkü Londra'da Başvekilimizin uçağı düştüğünde çok sayıda arkadaşımızı kaybetmiştik.Ama Menderes ve bazı arkadaşlarımızla ben ise kurtulmuştum. Türkiye'ye döndüğümüzde bindiğimiz uçak Esenboğa havaalanının pistlerine değdiği zaman Rahmetli Menderes bana döndü ve Celal Bey, bu tekerleklerin yere vuruşu darbe-i Mukaddese'dir. Vatanımıza sağ salim dönmek varmış. Uçağımız düştü, bize bir şey olmadı. Bir çok kardeşimizi kaybettik. Bakalım bizim daha çok göreceğimiz olmalı ki Mevlamız bu güne eriştirdi "
Londra'da uçağı düştüğünde vefat etseydi, Türk Milleti'nin yüreğinde yıllardır süren bir acı meydana gelmez idi.
Kaderi, Başvekil Menderes'i kazadan sonra Ankara'ya sağ salim getirdi.
Esenboğa'ya inişinde uçağın tekerleğinin yere dokunuşunu " Darbe-i Mukaddese " olarak nitelendiren Adnan Menderes'i hain bir darbe teşebbüsü ile haksızca, zulmederek bir ADİ DARBE sonucu Şehit ettiler.
Arkadaşları, Hariciye Vekili Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Vekili Hasan Polatkan ile birlikte idam ederek katlettiler.
Bir darbe-i Mukaddese'nin ardından, çok geçmeden adi bir darbe ile iktidardan indirilen, hayattan koparılan Adnan Menderes ve iki Bakanı'nın Milletimizin gönlündeki müstesna yeri nesillere bırakılan en kıymetli miras gibi hafızalarda yer etti.
Türk Milleti'nin demokrasi bilinci 27 Mayıs ve sonrasında teşebbüs edilen kanunsuz askeri müdahaleler ve haksızlıklar karşısında, bu gün artık Milli İradenin korunması hususunda bir " Milli Bilinç " oluşmasına maya teşkil etti.
Menderes ve arkadaşlarının ruhu Şad olsun.