Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay son yıllarda Amerika Birleşik Devletleriyle ilişkilerimize dair sosyal medyada yayınladığı bir mesajda aynen şöyle diyor:
"ABD artık karar vermeli Türkiye'nin müttefiki olarak mı kalmak istiyor yoksa NATO müttefikinin düşmanlarına karşı savunmasını baltalamak için teröristlerle işbirliği yaparak dostluğumuzu riske mi atmak istiyor?"
Bu kısacık açıklamanın yorumu maalesef öyle kısaca olamıyor.
Gerçek şu ki, gelinen noktada Amerika ile Türkiye aralarındaki " Müttefiklik " ilişkilerini yeniden gözden geçirme gibi olağanüstü önemde bir sinir harbi alanında adeta yarışıyor.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı sayın Fuat Oktay bu sert ve anlamlı açıklamayı, aslında ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence'in açıklamasına ayniyle cevap olmak üzere yaptı.
Mike Pence, Türkiye'ye, " NATO'da kalmak mı istiyorsunuz, yoksa ittifaktan ayrılmak mı istiyorsunuz? " gibi son derece altı boş ve mantıksız bir açıklama yaptığı için bu cevabı almış oldu.
ABD kendisini NATO'da tek söz sahibi bir ülke olarak görme şaşılığına düştr.
ABD tarafının yaptığı bu anlamsız ve kaba açıklama, sanki ABD isterse Türkiye'nin NATO'dan çıkarılabileceği gibi bir anlama geliyor. Oysa bu öyle kolay değildir.
Bu sertlik içeren ve bir sinir harbine dönüşen ikili ilişkinin sonuçta ABD istedi diye Türkiye'nin NATO'dan çıkarılabileceği gibi bir sonucu doğurması tümüyle Kuzey Atlantik İttifakının geleceğini etkileyecek bir olumsuzluğu akla getirebilir. Bu açıdan İttifakın diğer ülkeleri ABD'nin bu savunma sistemindeki rahatsızlığı ile birleşince, bundan birinci derecede zarar görecek ülke elbette Türkiye değil, Amerika Birleşik Devletleri olacaktır.
Bilhassa Almanya ve Fransa'nın başını çektiği yeni bir savunma sistemi oluşturulması çalışmaları da zaten ABD'nin Avrupa kıtası üzerindeki durumunu fiilen zayıflatan bir gelişmeye kapı aralamıştır.
ABD Türkiye'nin kendi savunma ihtiyaçlarının karşılanması hususunda yaptığı çalışmaları ve girişimlerini hazmedemiyor. Oysa aynı Amerika Türkiye'nin güney sınırları boyunca ülkemizi tehdit eden bir terör yapılanmasını destekliyor ve yıllardır yapılan itirazlarımıza bir MÜTTEFİK olarak değil, bir DÜŞMAN tavrıyla kulak asmıyor.
Türkiye kendisini güvende hissedebilmek için NATO sisteminin savunma strateji ve hedeflerini tehlikeye sokmayacak biçimde yeni savunma silahları elde etmek için gerekeni yapıyor. Rusya'dan almaya karar verdiği ve anlaşmasını yapıp ödemelerini planladığı füze sistemlerinin alınması ABD'nin sömürgeci mantığına ters düştüğü için saçma sapan açıklamalar yapmaya başladılar. Özellikle de ABD ile ortak yapımına karar verilen gelişmiş F-35 uçaklarının Türkiye'ye teslimini yapmama tehdidi gibi son derece kaba bir yola da başvurdular.
Oysa bu F-35 uçakları sadece ABD ile Türkiye ortaklığında değil, başka müttefik ülkelerin de ortaklığı ile üretilmektedir. Şu sıralar Amerika'da bu uçağın eğitimi ile görevli Hava Kuvvetleri Personelimizin de orda eli kolu bağlı bağlı hale gelmiş ve üretim programına milyarlarca Dolarlık yatırım yapan Türkiye'nin dışlanması anlamına gelen skandal kararlar alınmıştır.
Gelinen bu noktada, Amerika'ya hala " SEN DOST MUSUN? " diye sormak bile abestir.
Ama yine de onların kullandığı dille bir cevap verilmiş ve " Türkiye'nin kendisini savunmak için yaptığı girişimleri baltalamayın. Ya teröristlerle işbirliği yapmayarak dostluğu seçin ve ilişkilerimizi riske atan tutumunuzdan vazgeçin " denilmiştir.
Tabi Zorbalığı dünya çapında bir haydutluğa dönüştüren Trump ve adamları meselenin önemini anlayabiliyor mu bilmiyoruz?
Amerika bu çirkin şantaj politikaları ile bir ülkeyle dostluğu değil, sadece kendi aşağılık çıkarlarını gözetirken Türkiye eli kolu bağlı mı kalacaktı?
Amerika hala sanki dost mu ki Türkiye'den sadık dost olarak kalmasını istiyor?
Geçti o günler artık...