Özellikle iki televizyon kanalının yenilenecek olan İstanbul seçimleri konusunda saatlerce süren tartışma programlarındaki kalitesizlik ve mükerrer konuşmalar artık tiksinti vermeye başladı.
Sebebini iyi-kötü bir medya mensubu olarak şöyle izah edebilirim:
1-Konu İstanbul seçimlerinin yenilenmesi ise, bu konuyu bir televizyon programında değerli meslektaşlarımız belki bir iki kere tartıştırabilirdi. Üç-5-7-10 kere aynı konuyu ele almak da ne oluyor ki?
2-Bu programlara katılanların çoğu Avukat. (Ama maşallah hepsi hukuçu ) diye tanıtılıyor. Onlarda mübarekler ya CHP'yi savunuyor ya da AK Partiyi. Yani ifrit taraftarlıkları mesleki kimliklerini gölgede bırakıyor. Genelde bu ülkenin en yüksek Hukuk Kurumlarından olan Yüksek Seçim Kurulu ve bu Kurulun yetkileri konusunda hiç bir hukukçuya yakışmayacak şekilde olumsuz sözler sarf ettikleri ve saygı mefhumunu hiç akıllarından geçirmedikleri görülüyor.
3-Her iki tarafın bu programlarda onlarca belki de yüzlerce savunduğu şeyleri hep aynı sebeplerle savunmaları gülünç ve çirkin bir biçimde bıktırıcı oluyor.
4-Programlarda ne diyeceği çok belli olan ve görüşlerini aynı savlar ile belki de değişik kanallarda da koşa koşa gidip aynı şekilde savunan, başkaca zaten söyleyecek sözü de olmayan malum kişiler konuşturuluyor. Dolayısiyle bu durum da, " Yahu bu ülkede başka adam mı yok da her hafta hatta haftada bir kaç kez bu fikri zikri belli adamları konuk edip milletin kafasını ütülüyorsunuz. Bıktık artık " diyenlere neden hiç kulak verilmiyor?
5-AK Parti'nin Seçim İşlerinden Sorumlu muhterem her akşam bir yığın belge ile bu saçma sapan siyasi tartışmalarda taraf olup, konuşma adabından bile bihaber kişilere karşı belgelerle cevap yetiştirmeye çalışıyor. Ama karşısındaki muhalifler O konuşurken hep bir ağızdan vıdı vıdı itirazlarla adamı konuşturmuyorlar. Böyle programlara O AK Partili Milletvekili'nin inatla katılıp hep aynı savlarla kendi siyasi duruşlarını savunması, seçimlerin yenilenmesi kararının haklı bir karar olduğunu anlatmaya çalışması artık pek bir değer taşımıyor.
ÇÜNKÜ:
Artık İstanbul seçimleri yenilenecek. Buna karar verildi. Geriye dönüş yok. O sebepledir ki bu meseleyi durmadan kamuoyuna karşı olur-olmaz şekilde tartışmanın da hiç bir kıymeti-harbiyesi yok.
Bir de bu tartışmaların aynı kişiler tarafından 23 Haziran'dan sonra aylarca devam etmesi gibi bir tutum var ki; evlere şenlik.
Seçim yenilenecek. Vatandaş sandığa gidip tercihini ortaya koyacak. Kim seçilirse İstanbul'a Belediye Başkanı olacak. Bana göre biraz zor ama, CHP adayı kazanırsa da, Bu sonucun nihai onay makamı CHP Genel Başkanı'nın ÇETE olarak ilan ettiği Yüksek Seçim Kurulu Üyeleri verecek. O zaman ne diyecekler doğrusu merakla beklemekteyiz.
Son olarak aklımdaki yıpratıcı soruyu sizlerle paylaşmak istiyorum:
Bizler ne zaman " Hakka riayet ve hakkına razı olma " erdemine ulaşacağız?
Bıktırdılar bu milleti, yordular, nefret ettirdiler seçim dedikodularıyla siyasi hayattan.
Bir de çıkacak sonuca göre bir erken seçim isteneceği gibi son derece sorumsuzca görüş ileri sürenler var ki, işte bu niyete ve bu görüşe en ağır hakaretlerle karşılık vermek geliyor insanın içinden.
Ama bunu kendimize yakıştıramadığımız için asla ve hiç bir zaman yapmayacağız. Zaten yeteri kadar birbirimize düştük.
Artık akıllı olma zamanı geldi ve geçiyor.