Siyaseten tartışılan konulara bir bakar mısınız...
İçi boş, hiç bir kıymeti harbiyesi olmayan, bir tiyatro oyunu denilemeyecek kadar sıra dışı ve oyun disiplininden öte siyasi gösterilere atfedilen ehemmiyete bakar mısınız!
Sadece bir siyasal dilimin önem vererek siyaset gündemine taşıma şekline de bir bakar mısınız!
Giderek önemsizleştirilen bu tiyatromsu oyunlarda sadece , bir siyasal kesimin buluşmasının böylesine yüksek perdeden tartışılıyor olmasının verdiği komik sıkıntıya ve sığ tartışmalara bir bakar mısınız Allah aşkına...
Türkiye'de siyasetin bu denli önemsizleştirilmesinin sebebini anlamak gerçekten imkansızdır.
İki tiyatro oyunu izledi Türkiye.
İkisi de bir kesimin yazıp sahnelediği basit, toplumun tamamını ilgilendirmekten uzak iki oyundu bunlar.
Birinci tiyatro oyunu Kanal İstanbul karşıtlığı üzerine yazılmış bir oyundu.
Bu oyun güya neredeyse on yıl önce Devletin hayata geçirmeyi öngördüğü bir bayındırlık hizmetinin, yani bu geçen on yılda üzerinde çalışılan bir büyük projenin artık hayata geçirilmesi safhasında yazılıp bir iki günlüğüne İstanbul'da
sahneye konularak oynanan oyun idi.
Bu eseri yazan ise " Geleceğin Cumhurbaşkanı Adayımız " Ekrem Bey idi.
Oyun sahneye konuldu.
Onlarca karşı görüşlü kişiye sahnede rol verilmişti. İzleyicilerin tamamı da Ekrem Bey'in kıymetli personeli ve yandaşlarıydı.
Bir kaç günde oynandı ve unutuluverdi.
Tartışılmadı bile.
Bilimsellikte ziyade siyasal sinopsisi açık ve hoyratça ortada duran ve pratikte dikkate alınamayacağı bilindiği halde sergilenen bir tiyatro gibiydi.
Sonuçta Belediye Başkanı Ekrem Bey'in Devlete meydan okuma ve " Asla Yaptırmam " mantığıyla özetlenecek bu tiyatro oyununu kimse ciddiye bile almadı.
Ama tantanası devam edeceğe benziyor.
Çünkü amacı Kanal Projesini durdurmak için kamuoyu oluşturmak bile değildi. Buna da kimse inanmadı zaten.
Bu oyun tamamen İmamoğlu'nun kendisini gündemde tutma niyetine dayanan bir tiyatro oyunu olarak görüldü.
Peki Ekrem Bey'e faydası oldu mu?
Kendi kesiminde heyecan bile doğurdu. " Ekrem bu işi becerek galiba " diyenlerin gelecek hayallerini süsledi.
Ne diyelim; Hayırlı olsun...
Gelelim ikinci tiyatro oyununa;
Selahattin Demirtaş'ın yazdığı ve sadece üç siyasi Hanımefendi'nin organizasyonuyla sahnelenen bu tiyatro oyunu çok fazla abartılan bir siyasi çekişmeye zemin olarak kullanılmak istendi.
Herhalde bir kaç gün daha köpürtülüp dedikodusu yapılacak.
Olsun.
Mesele "Hapiste" bir Siyasetçinin davalarında kendisine faydası olacak ise, ya da bu düşünceyle yazılmış bir tiyatronun oynatılması ise fazlaca eleştiriyi hak ettiğini düşünmek de doğru olmaz. Çünkü O'na bu oyunların faydası olacağını zannetmiyorum.
Öyleyse koparılan gürültü niye?
Bu gürültü, tiyatro girişiminin, CHP'nin HDP oylarını sömürme çabasının bir eseri olarak önümüzdeki zaman içinde daha da büyük volümde yükseleceğe benziyor.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun HDP'yi gelecek genel seçimlerde de kendilerine çalışacak bir siyasal hareket olarak görmesi kadar eşyanın tabiatına aykırı bir durum olamaz.
Çünkü HDP siyasetçileri Kemal Bey'i sulu kuyuya götürüp susuz getirecek kadar derin siyaset peşindedirler.
Özetle, bu tiyatro oyunlarından siyasi sonuç alınması imkansızdır.
Zamanı gelince bizim bu gün gördüğümüz manzarayı onlar bir genel seçimde görecek ve " Yazık oldu bizim tiyatrolarımıza " diyerek hayal kırıklığına uğrayacaklardır.