Hiç kimse bu ülkede her şey çok iyi gidiyor diyemez.
Diyemez ama, eskiden çok kötü giden işlerin şimdi de çok kötü gittiğini söyleyemez.
Artık internet çağı, devlet ile vatandaş arasındaki işler ve ilişkiler eskiye nazaran daha kolay yürütülüyor da diyemez.
Belki devlet kendi yapılanmasını, kendi düzenini, kendi mali çıkarını vesaire tüm işlerini teknolojinin imkanlarından yararlanarak kolaylaştırıyor. Ama bunun vatandaş açısından getirisi arzu edilen gibi mi? İşte orası tartışmalıdır.
Tek taraflı çıkar ilişkileri ister devlet ve vatandaş arasında olsun, ister vatandaşla vatandaş arasında olsun, asla sağlıklı sonuç vermez, veremez.
Herhalde bizim ülkemizde başarılamayan şey; bu ilişki dengesini kuramamaktan ibaret de değil. Genel olarak bir karşılıklı güven sorunumuz olduğu da yadsınamaz gerçektir.
Özellikle Devlet hala vatandaşına güven duyma konusunda problemli bir konumdadır.
Beyan esasına dayalı kaç muamele var ve hangi işi Devlet katında " Güvenilir yurttaş " olarak görüldüğümüzü gösterir niteliktedir?
Bırakınız demokrasi edebiyatını falan.
Türkiye'de devlet erki siyasal açıdan kendinde görmediği vatandaşa " Eşitlik " çerçevesinde muamele ediyor mu?
Kendimizi kandırmayalım.
Bir partili vatandaş ile partili olduğunu ispatlayamayan kişinin Devlet kademeleri karşısındaki durumu, konumu ve pozisyonu aynı mı?
Hatta devlet kurum ve kuruluşlarında bir işini halletmek ve bir sorununu çözmek için baş vuran her vatandaşa oradaki yetkililer eşit muamele yapabiliyor mu?
Bu konu enine boyuna düşünülmesi gereken bir konudur.
Her şeyi yozlaştıran bizler, hasbelkader ele geçirdiğimiz devlet kurumlarını da kendimize benzetmeye mütemayil bir anlayışın nefsi esaretinde kıvranıyoruz. Her yerde ve her işte bu bir gerçek olarak karşımıza çıkmıyor mu?
Devletin en üst kurumları bu yapıda bir toplumu nasıl doğru ve dürüst, olabildiğine medeni ve demokratik ölçüler içinde yaşar hale getirelim diye canhıraş çaba gösteriyor. Ama nafile. Çünkü malzemede arıza var. O sebeple başka yol ve yöntemlere baş vurma zarureti doğuyor.
Her şeyi Cumhurbaşkanlığı'na bağlama ihtiyacı da belki bundan dolayı yani zaruri olduğu içindir.
Demokrasiyi yukarıdan aşağıya yeniden tabana yaymak, demokratik bir toplum profilini dizayn etmek kolay mı? Elbette değil. Ama bu konuyu daha fazla ihmal edersek sonuç daha da kötü olacak, İktiddarların el değiştirdiği her dönemde biraz daha derine batabileceğiz.
Bazen gülmekten kendimizi alamıyoruz.
En olmayacak şeyi demokrasi ile eşdeş anlamda algılıyoruz.
Sonuç:
Gül Allah gül...
Alın size bir örnek:
Deniliyor ki, " Demokrasinin güçlü olduğu yerde darbe olamaz "
15 Temmuz hain darbe girişiminin başarıyla bastırılması demek ki, " GERÇEK ANLAMDA DEMOKRASİYİ OTURTTUĞUMUZU " gösteriyor.
Ne o siz de mi gülüyorsunuz?
Hakkınızdır gülün efendim.
Bu gülüşünüzün altında yatan iyi düşünürseniz aslında sizi bunaltan bürokrasi oyunudur.
Haydi gözünüz aydın. Yeni bir borç yapılandırma imkanı tanındı. Koşun beyan vermeye...