Kim ne derse desin herkes bu ülkede Anayasal bir yapı olan ve Devletin her meselesiyle alakalı olarak karar verebilecek olan ve bundan dolayı sorumlulukları da bulunan tek Kurum Hükümettir.
Bu Hükümet hangi partiden olursa olsun fark etmez.
Hükümetleri oluşturan Siyasal Partiler öncelikle Anayasa ve Hukuk önünde Millete hesap vermek durumunda ve mükellefiyetindedir. Yani Millet adına karar verir, Millete hesap verir ve görevini Anayasa ve yasalara uygun olarak yapmak zorundadır.
Genel Yönetimlerin durumu bu iken bir de " Yerel Yönetimler " var. Yerel Yönetimler ise " İdarenin bütünlüğü " içerisinde hizmet veren kurumlardır. Hükümetin yani Merkezi İdarenin de vesayeti altındadır. Aldıkları her kararı, neticeten Merkezi İdare adına görev yapan mahalli en üst düzeydeki " Devlet Temsilcisine " Kaymakam ya da Valiye sunmak durumundadır. Onlar da yasal bir usulsüzlük gördüklerinde bunu tahkikat konusu yapabilirler.
Belediyeler işte bu çerçevede görev ve yetkileri kanunla belirlenmiş olan " Kamu Kurumlarıdır. Bu kurumlar hizmetlerini kamu kaynağı kullanarak yaparlar.
Kamunun en yetkili Kurumu ise Devlet Erkidir. Devlet de Millete hizmet için belli bir bütçe ve plan çerçevesinde kendi yetkisini kullanarak belli projeleri hayata geçirir.
Yani Mahalli Yönetimlerin uygulayabileceği projeler ve yapabileceği hizmetler vardır ve bunları Devlet Vesayeti altında yaparlar.
Örnekleme yapmak istersek, mesela İstanbul'a boğaz köprüleri yapmak, Hükümetin işidir. Deniz altından tüneller yapmak ve devasa ulaşım projeleri yapmak da Devletin yani Hükümetin işidir. Bunların kullanımlarıyla alakalı tarifeleri Devlet belirler ve gelirlerini doğrudan hazineye aktarır. Çünkü bunlar Devlet projesidir.
İstanbul'da böyle çok sayıda Devlet projesi hayata geçirilmiş, şehrin trafiğini düzenli ve rahat hale getirmek amacıyla büyük paralar harcanmıştır.
İstanbul örneğini ele alırsak, Belediye'nin gerçekleştirdiği ulaşım ve altyapı hizmetlerinin tümüne kaynak sağlayan da Devlettir. Belediye kendi bütçesiyle yapamayacağı işler için yabancı kredi bile bulsa, kefili Devlet olmaktadır.
Uzun uzun anlatmaya gerek yok. Burada kanunları yazmaya da gerek yok.
EKREM İMAMOĞLU'NUN İŞLERİ
İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu Devletin bir projesi olarak yapımı planlanan Boğaz Köprülerine karşı çıkan siyasi geleneğin bugünkü temsilcisi olarak
Kanal İstanbul'a karşı kampanyalar yürütüyor. Sürekli bu konuyu gündeme getiriyor ve seçildiği günden beri Hükümetle adeta kavga çıkarmaya çalışıyor.Buradan da kendisini olmayası biçimde gündem konusu olarak tartıştırıyor.
Ekrem İmamoğlu İstanbul'a Belediye Başkanı olunca kendisini Hükümetten daha yetkili ve yasalar karşısında da kelimenin tam anlamıyla sorumsuz imiş gibi davranıyor.
Hükümet kararları ve Devlet imkanlarıyla yapılması için büyük planlamalar yapılan ve paralar harcanan KANAL İSTANBUL'u yaptırmayacağını iddialı çalışmalarla kendisine görev sayıyor.
" Bu bir Devlet Projesi değildir " diyebiliyor. "Benim için bir Devlet Projesi değildir "
şeklinde açıklamalar yapıyor.
Daha da önemlisi İstanbul'un cadde ve sokaklarındaki koskocaman bilbordlara afişler bastırıp onları halkın göreceği biçimde olumsuz propaganda aracı olarak kullanıyor.
" Ya kanal, Ya İstanbul " yazılı afişlerde, " Kanal İstanbul'a kimin ihtiyacı var? İstanbul'un mu, yoksa kurdukları israf düzeni bozulanların mı? " diye son derece tahrikkar ve olumsuz, hatta yetkilerini aşan ifadelerle Hükümete karşı suçlayıcı bir kamuoyu oluşmasını sağlamaya çalışıyor.
İfadeleri dikkatle düşünürseniz, bir zamanlar " Boğaz köprüsünden kompradorların çocukları geçecek " diyen ve köprü yapılmasına karşı çıkan CHP'li eski Maliye Bakanı'nı hatırlarsınız.
Bu afişleri Belediye'nin bütçesinden ayırdığı parayla yaptırması kanunsuz görülmüş ve inceleme başlatılmış.
Bakanlık Teftiş Kurulu," Beldenin ve belediyenin hak ve menfaatlerini koruma görevinin " belediyeye verilen yetkilerle sınırlı olduğu ve bunun kanunlarla Belediye Başkanlarına verilen bir yetki olduğu,Ya kanal ya İstanbul şeklinde bir afişle uluslararası hukuk boyutu bulunan, siyasi alana taalluk eden ve Devletin egemenlik yetkisine ilişkin bir konuya kamu kaynağı kullanılarak karşı çıkmanın İdarenin bütünlüğü ilkesine ve hukuka aykırı olduğu" sebebiyle Ekrem İmamoğlu hakkında inceleme başlatmıştır.
Devletin en önemli görevi, kim olurlarsa olsunlar vatandaşların " Hadsizliğinin " hesabını sormak, Devlet imkanlarını ve kendi yetkilerini aşarak Devlet projelerine (KAMUNUN PARASINI VE İMKANLARINI KULLANARAK )karşı çıkma cür'eti gösterenlere de haddini bildirmektir.
Bu yapılmaz ve her kafasına esen kendi asıl işini ve görevini bırakıp habire Devletin plan ve projelerine karşı çıkar ise bu işin sonu gelmez.
HERKES ÖNCE YASALARI VE YASAL YETKİLERİNİ BİLECEK...