Uzunca  zamandan beri yeni bir parti kuracağı söylenen Sayın Ali Babacan ilk defa kamuoyuna bir televizyon programında çıktı.

Sevgili Fatih Altaylı'nın programında faaliyetleri hakkında bilgiler verdi. Uzun uzadıya bir çok konuda görüşlerini açıkladı.

Baştan sona pür dikkat izlediğim bu programda, Sayın Babacan'ı sanki AK Parti'nin Bakanı olduğu yıllarda yaptığı bir konuşmasını tekrarlıyor ve bu çerçevede görüş beyan ediyor hissine kapıldım.

Oysa bir parti kuracağından ve çok önemli çalışmalar yaptığından bahsediyordu.

Kendine göre Türkiye'yi bu günkü durumdan daha iyi bir yere getireceği iddiasında bulunuyordu.

Peki kimdi bu Ali Babacan?

AK Parti kurucuları arasına girdiğinde 35 yaşında bir gençti. Tayyip Erdoğan onu kurduğu hükümetlerde Bakan yaptı. O hükümetlerin tüm icraatını bizzat Tayyip Bey kendisi planlıyordu. Lider oydu. Ali Bey O ne derse onu yapmak zorundaydı. Kaabiliyetli, ekonomiyi ve siyaseti bu Bakanlıkları sırasında her yönüyle öğrenen ve tecrübe kazanan biriydi. 

Hükümetin uzun vadeli planlarında ve siyasetinde O'nun mesaisi elbette önemliydi. Ama asıl Patron, asıl Lider ve o hükümetlerin başarısında en büyük paya sahip olan Sayın Erdoğan idi.

AK Parti Hükümetleri'nin başarılı yıllarında elbette O'nun da payı vardı. Ama biliniyor ki, asıl aslan payı Tayyip Erdoğan'a aitti. 

Sayın Erdoğan Ali Babacan gibi bir çok genci  siyaset rahlesinde eğitmiş,onların hepsini yönlendirmiş, kararlarını ve icraatını kontrol edip hayata geçirmiş  LİDER idi.

Konuşmasını dikkatle izledikten sonra kusura Bakmasın ama Sayın Babacan'ın hala, " Kuracağım Parti'nin Lideri ben olacağım " gibi tatmin edici bir ifadesine şahit olamadım.

Belli ki Parti Başkanı olacak. Ama kendisinde bir " LİDERLİK " emaresi de keşfedemedim.Lütfen kusuruma bakmasınlar.

AK Parti'den istifa nedenini bu partide uzun yıllar Bakanlık yapmış olmasına rağmen, sanki bu gün kendisinin " Kötü yönetildiği " imasında bulunduğu AK Parti Hükümetlerinin başarısızlığına vurgu yapması, meydanlara çıktığında halktan nasıl bir tepki göreceğinden bihabermiş intibaını uyandıran ifadeleri içeriyordu.

Şöyle diyordu istifa nedeni için:

" Sadece ilkelerde değil, değerlerde de sapma meydana geldi. Türkiye'de her alanda sorunlar büyüdü.Ülkenin karanlık bir tünele girdiğini hissettik. " 

Hissettiği şeyler O'nun o günlerde sorumluluktan kaçıp gittiği şeklinde yorrumlanamaz mı?

Sevgili Fatih Altaylı tam da bu konuyu soruyor. Ali Babacan'ın cevabı çok enteresan.

Soru aynen şöyle: Yanlışlar varsa O da Bakandı diyorlar ve eleştiriyorlar?

Babacan cevap veriyor:

"-Parti içi öz eleştiri mekanizmaları çalıştırılmayabiliyor."

Sonra da bu soruya cevabında devamla, pratikte hiç bir siyasi değeri bulunmayan ifadelerle söze devam ediyor.

Diyor ki;

"-Siyasi Partiler Yasasında parti içi demokrasiyi işletecek mekanizmaları mecbur hale getirmeli "

Az çok siyasetten ve siyasal hukuk sistemlerinden haberi olanları hayrete düşürecek bu tespit size göre hayli kafa karıştırıcı değil mi?

Nasıl olacak yani? Parti içi demokrasi kanunla mı sağlanacak?

Yani bir yasa değişikliği yaparak Partilerin Genel Başkanlarının izleyeceği  siyaseti ve politikalarını kanun mu belirleyecek?

Ben pek anlayamadım. Anlayan varsa lütfen şerh ederek beni aydınlatsın.

Neyse yazılacak çok şey var. Ama bir vatandaş olarak bendeki intiba şu olmuştur:

Ali Babacan yeni sistemin sağladığı imkanlarla parti kurduktan sonra girdiği ilk seçimde  yüzde bir-ikilik oy alsa dahi siyasi varlığını sürdürebileceği bir ortamdan yararlanıp o bahsettiği " İLKELER " neler ise AK Parti'yi iktidardan uzaklaştırma planlarına katkı sağlayacak.

Bakalım başarabilecekler mi?

Bunu zaman gösterecek. 

Ama O'nun arkasındaki " Teşvikçi "nin siyasal amaç ve hevesleri de bu planla gerçekleşmeyecektir. Bu da kesindir.

Çünkü Türk toplumu artık kolay kolay siyasal kül yutmuyor.

Kibar, Beyefendi ve Uzman kişiliği Ali Bey'i siyaseten bir yerlere taşır mı bilemiyoruz. Ama O'nun Sayın Tayyip Erdoğan gibi akıl danışacağı bir Lidere hala ihtiyacı olduğu kesin.