Dünyayı sarsan Corona virüs salgınıyla mücadele konusunda ileri Avrupa ülkelerinin sağlık sistemi " Beceriksiz " damgasını yedi.
Günlük vaka ve ölüm sayısına bakıldığında Türkiyemiz şükürler olsun Avrupa ve diğer dünya ülkelerine nazaran son derece iyi durumda sayılabilir.Bazıları değişik gayelerle bunun aksini iddia etse de gerçek budur.
Bunda elbette vatandaşlarımızın son derece hassasiyet göstermesi, yaygın biçimde kendini ve toplumu koruma hassasiyetinin süratli bir şekilde sağlanması etkili oldu.
Bu gün için halkımızın maske kullanımı konusundaki hassasiyeti memnuniyet verici düzeyde. Objektif bir değerlendirmeyle, salgınla mücadele ve tedbir konusunda hem Devlet, hem Bilim Camiası hem Sağlık Çalışanları ve Sağlık Sistemimiz ile imkanlarımız vatandaşın can güvenliğini sağlama hususunda tenkid değil, takdir edilecek bir performans göstermiştir.
Tabii ki duyarsız davranan " İnatçı " kimi vatandaşların tavrı da söz konusudur. Ama bu tavır genellemeye dahil edilemeyecek kadar azdır. Hatta yok sayılması daha da uygundur.
Aşılama başlamıştır. Devlet gayet düzenli bir biçimde öncelik sırasına göre vatandaşlarımızın ücretsiz olarak aşıya ulaşımını sağlamaya başlamıştır.Bu uygulamanın kesintisiz olarak devam edeceği Devlet Yetkilileri tarafından açıklanmıştır. Hiçbir sıkıntı olmayacağı düşünülmektedir.
Bu arada Kayseri Erciyes Üniversitemizdeki Bilim Adamlarımız da aşı üretimiyle ilgili çalışmalarında birinci faz denilen çalışmayı başarıyla tamamlamıştır. İnşallah Nisan ayında yerli aşımız piyasada kullanılabilir hale gelecektir.
Salgın sebebiyle çeşitli kafa karışıklığı meydana getirmek için olur olmaz kişilerin kendilerine göre tartışma zemini oluşturma çabalarının altında maalesef politik temayüllerin ön planda tutulduğu üzüntüyle müşahede edilmektedir ki, bu son derece seviyesiz ve ayıp bir tutumdur. Milletimiz bu olumsuz tutum ve davranışlarla boşuna üretilen tezviratların farkındadır.
ŞİDDET:
Sebep nedir bilemiyoruz. Ama Türkiye'de bireysel şiddet olaylarının adeta toplumsal şiddete dönüşmesini istercesine bir olumsuz hava hakim olmaya başladı. Bunun birinci sebebi bence " SİYASİLERİN DİLİ" dir. Daha önce de bu konuya genişçe
değinmiş idim.
Peki neden böyle olmaktadır?
Demokrasinin kendi kurallarıyla işlemesine rıza göstermeyenlerin ard arda aldıkları seçim yenilgilerine yenilerini eklemek için hırçınlaşması ve tabii ki buna bağlı olarak toplumsal huzursuzluğun belli şekillerde dışa vurumuna şahit olunması, " Erken seçim " iddialarıyla buna dair talepler toplumu gerdikçe germektedir.
Bir Siyasi Parti'nin Genel Başkan Yardımcısı'na saldırı, keza bir meslektaşımıza bir başka vatandaşımıza saldırı bu gerginliğin sonucudur.
Tüm bu gelişmeler bizleri çok üzdüğü gibi, toplumsal endişeleri de arttırmaktadır.
HUZUR:
Modern toplumların birinci özelliği " Huzur içinde " olmalarıdır. Siyasal çekişmeler, iddialar topluma huzur ve istikrar sağlama konusunda olumsuz etki meydana getirmektedir.
Oysa doğru olan, siyasal hareket ve faaliyetlerin "Topluma huzur ve refah sağlamak" konusunda "Ümit verici " olmaya çalışmalarıdır.
Sadece şu Parti ve Siyasi Kadronun iktidar olma hırsıyla toplumun huzurunu, insanların sinirlerini bozucu faaliyetlerde bulunması, hem onları bu amaçlarına erişme hususunda başarısız kılıyor ve hem de toplum bu çıkarcı, bencil faaliyetlerden dolayı büyük zarara uğruyor.
Milletimiz huzur ve refaha yolculuk için kendisine umut vaadedenlerin kimler olduğunu çok iyi bilir. Huzurunu bozanları ise asla affetmez.