Bizler hala kahve köşelerinde miskin miskin gözümüzü devletin hazinesinden "oturduğumuz yerde" aylığımıza ne kadar zam geleceğine dikmiş iken;
Elin adamı 2 Milyon Kilometre uzaktan kainatın sırlarını ve dünyamızın bu kainat düzeni içindeki konumunu, geleceğini araştırmak gayesiyle uzaya fırlattığı Ariane-5 roketine yüklediği 6.8 tonluk uzay teleskobu ile kainatı gözetleme yolculuğuna devam ediyor.
Dünyada ilk defa Aya giden astronotun adını verdikleri JAMES WEBB isimli uzay aracı ilk defa en uzun menzile gidebilecek bir roket ve taşıdığı uzay teleskobu gün itibariyle 800 bin Kilometrelik bir yol katederek 2 Milyon Kilometreye kadar çıkacak.
Yani hala yoluna devam ediyor.
Onca mesafeye 6.8 tonluk bir yükü taşıyarak tırmanan bir roketin nasıl yapıldığını, bunun için kaç yıllık bir emek verildiğini, kaç milyon Dolar harcandığını bir kenara bırakırsak;
Dünyanın dahil olduğu Güneş sistemini ilk defa aynı düzlemde ve bir tepsi büyüklüğü kadar görebildiği yerden aynı düzlemde hizalayıp sadece bir kaç santimetre çapındaki bu " Galaksiler aleminde " zerre cesametinde bile olmayan insanın neleri yapabileceğini bu son uzay çalışması ile görmüş ve anlamış olacağız.
Bir yıl sonra menziline ulaşabileceği belirtilen bu Roket ve taşıdığı teleskop insan oğluna kainatın çok küçük bir parçacığını, " Ki, Milyonlarca yıldız ve Galaksi " den oluşan bambaşka bir alemi gözlemleyecek.
Ve insanoğlu ilk defa böylesi uzak ama kainat içinde çok kısa bir mesafe ifade eden 2 Milyon Kilometreden varlık alemini resmederek dünyaya ulaştıracak.
Tüm bunlar yaşanırken ve bu işleri başaranlar kainatın bütün sırlarının belki de milyarlarcasından bir kaçını öğrenebilme azim ve kararı sergilerken,dönüp kendimize bakmakta yarar olduğunu, halimizi düşünüp, hala nelerle uğraştığımızı bir karamsarlık ortamında düşünüyoruz.
Ve...
Ariana Roketi hızla 2 Milyon kilometrelik uzay yolculuğuna devam ederken;
Mersin meydanında el ele vermiş ayrı siyasi görüşteki iki siyasetçinin basit bir nakliye sistemi temel atma töreninde, hiç umutları olmadığı ve gerçekleştirmeleri imkansız olan "ERKEN SEÇİM " nutukları attıklarını izleyip hayıflanıyoruz.
Bir de 25 sene çalışıp, sonra emekli olduğumuz 30-35 senedir bize her 6 ayda maaş zammı yapan Hükümetin bu ay ne kadar zam yaptığını, gelecek yıl ne kadar zam yapacağını konuşuyoruz.
Elin oğlu Uzayın imkanlarından yararlanma yollarını ararken bizler hala İktidar hevesiyle kavga ve dedikodu üretiyor, birbirimizi yiyoruz.
Oysa kaybettiğimiz maddi ve manevi değerlerin altında ezildiğimiz şu sıralarda, acınacak halimize çare arayan birilerinin sırtına tüm aymazlığımız ve sorumsuzluğumuzla yükleniyor ve onların emeklerini bile hor görüyoruz.
Şimdi hüzünle ve inkisar içinde sormak gerekmiyor mu?
Bizlerin doyumsuzluğumuzu, hırsımızı, inkarcılığımızı,vicdansızlığımızı, maneviyatsızlığımızı ve sorumsuzluğumuzu, yamyamca iştihamızı hangi imkan tatmin edecektir?
Stoktaki mallarımıza daha ne kadar zam üstüne zam bindirecek ve helalmiş gibi o kirli, ihtikar birikimli kazancı yiyeceğiz?
Daha ne kadar bu doyumsuzluğu ve tatminsizliği yaşayacağız?
Elin oğlu uzayın derinliklerindeki istasyonlardan dünyayı gözetlerken bizlerin gözü daha ne kadar Devlet Hazinesinde ve tüketicinin cebinde olacak?
Haydi buyurun hep birlikte düşünelim efendim...