Şimdi toplumda önemli bir konu tartışmaya açılıyor. Bu konu Af.
Af edersiniz ama kim kimi niçin nasıl ve ne gerekçeyle affedecek?
Her gün onlarca cinayet, ırza tasaddi, hırsızlık, dolandırıcılık, vatana ihanet, sahtecilik, dolandırıcılık gibi yüzlerce, binlerce olaylarının yaşandığı ve binlerce mücrimin Adalet önünde hesap vermek durumunda kaldığı, sonunda da hapsedildiği bir ülkede af çıkarıp hapishaneleri boşaltsanız ne yazar?
Yetersiz dediğiniz hapishanelerin yerine yüzlerce hapishane yapsanız ne yazar?
Herifcioğlu bir ailenin üç ferdini kurşunlayıp katlediyor. Hakkında dava açılıyor, yargı bu caniye uygun gördüğü ağır cezayı verip hapishaneye yolluyor.
Şimdi bu kişi için çıkarılacak bir af yasasında hafifletici hüküm gereği ceza indirimi yapılması doğru olur mu? Dahası bu adalete sığar mı? Mağdur edilen ailelerin durumu ve vicdani hali nasıl olacak?
Efendim hapishanelerde yer yok. Bir yatakta üç hükümlü yatıyor. O sebeple buna bir çare bulunmalı. Ceza indirimi yapılmalı diyenler de var.
Böyle bir ceza düzenlemesi için yasal çalışma yapılacaksa, geçmişte " Rahşan Affı " adı verilen meşhur af yasası gibi asla olmamalıdır.
Ceza yasamızda suç tarifi ve suç kategorileri son derece titiz bir tanımla yasalaştırılmalıdır.
Yurt dışından izne gelen ve köyünde kaza geçirdiği otomobili Triptik müddeti on on beş gün geçti ve araç triptik süresi içinde yurt dışına çıkamadığı gerekçesiyle İstanbul'dan dava açılıp, vatandaşımız yurt dışına gittikten aylar sonra gıyabında yargılanıp " Kaçakçılık " suçu işlediği için ceza almamalıdır. Çünkü bu kaçakçılık değildir. Olsa olsa " İstimal kusuru " olabilir. Oysa bu vatandaşımız arabasını tamir ettirip yurt dışına çıktığı halde mahkeme bunu bile araştırmaya ihtiyaç duymadan karar inşa etmiştir.
Yani ceza gerekçesi olarak görülen o vatandaşın eylemi, aslında siciline kaçakçılık suçu işlediği biçiminde girmiş oluyor.
Demek ki, bazı alakasız suçları da kaçakçılık olarak bir kanun maddesi kapsamında göremezsiniz. Görürseniz bu açıkça hukuksuzluk, haksızlık olur.
Buna benzer binlerce örnek gösterilebilir. Yani suçun nev'i ve ona verilecek ceza başka suçlarla aynı kapsamda takibata uğramaması gerekir.
Bir iddia sebebiyle tutuklanan ve aylarca, hatta yıllarca hapishanelerde çile çeken insanlarımızın sonunda berat ettiklerini gördük ve bu acı tecrübeleri yaşadık.
Yuvalar yıkıldı. İnsanlar işinden oldu. Mallarına mülklerine el konulanlar oldu. Bunların arasında Devleti ele geçirmek isteyenler olduğu ortaya çıktı. Tabii ki adli takibata uğradılar ve çoğu da ceza aldı.
Bu ülkede darbeyle Devleti ele geçirmek için yüzlerce insanımızı katleden, binlercesini de yaralayan darbeciler için bir af düşünülebilir mi? Hüküm giymiş olanlara infaz indirimi yapılabilir mi?
Hırsızlığı meslek haline getirmiş ve üst üste cezalar almış bir suçluyu hapisten bir an evvel çıkarmak için düzenleme yapılır mı? Ya da yapılacak düzenlemeye böyle kişiler dahil edilebilir mi?
Ufacık çocuklara cinsel istismarda bulunan sapıkların cezaları hafifletilebilir mi?
Devlet belki kendisine karşı işlenen suçlardan hüküm giymiş kişiler için bir ceza indirimi düşünebilir.
Ama insanların uğradığı mağduriyetler için o mağdur vatandaşın yerine bir af ya da bir ceza indirimi Devlet tarafından sağlanabilir mi?
Mağduriyete uğrayan, zarara uğrayan, yuvası yıkılan, en sevdiklerini bir caninin kurşunlarıyla kaybeden insanlar affetmedikçe, Devletin o caniyi affetme hakkı yoktur ve olamaz.
Bir genel af asla düşünülemez. Ama bir ceza indirimi ya da belli zaman sonra zaten tahliye olacak hükümlüler için hukuki bir statü tanzimi dahi şarttır.
Hukukun en önemli kaynaklarından birisi de Din'dir. Bu ülkede dini inançları sebebiyle kimse suçlanamaz, cezalandırılamaz. Geçmişte bu memlekette biz inançları sebebiyle hapis yatan, fikirleri sebebiyle zindanlarda çile çeken insanlar biliriz. Şükürler olsun ki, artık bu memlekette kimse dini inançları ve kıyafetleri sebebiyle zulme uğramıyor.
Konu çok derin ve bir " Hukuk meselesi " olduğu için elbette çok tartışılacak olan " AF " ya da " Ceza indirimi " konusunda bizi yönetenlerin iktidarıyla muhalefetiyle çok titiz bir yasal çalışma yapması beklenmektedir.
Sorunun kökünde toplumsal cehalet ve ekonomik sıkıntıların büyük rolü olduğu, daha da kötüsü tam bir ahlaki sorunla karşı karşıya bulunduğumuz gerçeğinin hala tam anlaşılamamış olmasıdır.